tag:blogger.com,1999:blog-198272402024-03-07T22:23:25.457+03:00Sardunya"Beni bir sardunya büyüttü belki..."Sardunyahttp://www.blogger.com/profile/07540649156374805843noreply@blogger.comBlogger1416125tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-56032199213036831962018-06-10T10:00:00.001+03:002018-06-10T10:00:08.400+03:00IşıkKendin olmak galiba Zen gibi. O kadar basit ki ihtimal vermiyorsun ve zihninde zorlaştırıyorsun. Orasına burasına gereksiz ıvır zıvır takıyorsun, ağırlaştırıyorsun, korktuğun için belki de zorlaştırıyorsun. Olman gereken seni depoya kaldırıp kendin de bir kenara çekiliyor, hayatın haragürelesinde yuvarlanıp gidiyorsun. Herkesle aynı şikayetleri diline dolayıp ezbere hareket eden ama içten içe anksiyetesi olan bir robot gibi gününü yaşıyorsun.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEga_yWP_9bV5LT7MH0ssxukXGDhS3UZtXIVBI3nXC1gTesjCscNxq5WoNWjOrefzrUv7r8RyfE6e7ptplo1VUXZs-WdVTtEtsZyTn2E7VGcu8i-QrRTzlFxpjOsJzjPKEsgE7OORA/s1600/6ed1ee396801a17ee58249d25478befc.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="363" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEga_yWP_9bV5LT7MH0ssxukXGDhS3UZtXIVBI3nXC1gTesjCscNxq5WoNWjOrefzrUv7r8RyfE6e7ptplo1VUXZs-WdVTtEtsZyTn2E7VGcu8i-QrRTzlFxpjOsJzjPKEsgE7OORA/s400/6ed1ee396801a17ee58249d25478befc.jpg" width="290" /></a></div>
<br />
Dur dedim buna. Ben durunca herşey durdu. Kuşlar mesela. Uçarlardı saatlerce, ben de izlerdim saatlerce. Dur dedim. Asılı kaldılar havada.<br />
<br />
Sonra rüzgar durdu. Yaprak kıpırdamadı. Çiçekler durdu. Çocuklar durdu. Saatler durdu.<br />
<br />
Bir tek nefesim durmadı. Çektim havayı içime. Sadece var oldum. Nefesimi verirken sol kulağım mesela hafif bir parladı. Derken yüzüme yayıldı ışık. Devam ettim nefes alıp vermeye. Her nefesimle elim yüzüm ışık içinde kaldı.<br />
<br />
Sadece nefes aldım. Kendim oldum. Dört bir yanım artık ışıktı.<br />
<br />
<br />Sardunyahttp://www.blogger.com/profile/07540649156374805843noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-32892096091184788642018-05-31T10:49:00.003+03:002018-05-31T10:49:42.165+03:00Canım öyle istiyor<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyvKZmskzrgLeMRGcnsG5zAyFgyrUxBBFEbg_2JYclDBG57zO1pwYf-nJNdvLZSjo4p-lTptK5hJLO8D7Qqpxs_tbmeLQ_-823m1UKrqsdIMSue_DlwNig2plG_PFnb7MVwbQWRQ/s1600/10414403_1024482160957433_7347216491969815854_n+-+Copy.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="880" data-original-width="880" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyvKZmskzrgLeMRGcnsG5zAyFgyrUxBBFEbg_2JYclDBG57zO1pwYf-nJNdvLZSjo4p-lTptK5hJLO8D7Qqpxs_tbmeLQ_-823m1UKrqsdIMSue_DlwNig2plG_PFnb7MVwbQWRQ/s320/10414403_1024482160957433_7347216491969815854_n+-+Copy.jpg" width="320" /></a>Bir bebeği hazırlayıp deniz kenarına götürsem. Ayaklarını suya soksam.<br />
Ya da kulaklıkla müzik dinlerken evde tek başıma kabak çekirdeği çitlesem.<br />
Ya da karşı parkta ağacın altındaki bankta şöyle beş dakika içim geçse.<br />
Ya da son kullanma tarihi geçmiş tüm ilaçları atmış gibi ferahlatacak bir düzenleme işi yapsam.<br />
Ya da Kaplumbağa ile onun sevdiği bir filme gitsek de çıkınca iki laflasak.<br />
Ya da annemin saçlarını boyasam.<br />
Ya da kızım bir kahve yapsa da falıma baksa.<br />
Ya da tanımadığım bir ülkede olsam. Şehir meydanında öylece otursam. İzlesem...Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-15001268951344663592018-05-22T00:31:00.002+03:002018-05-22T00:31:49.605+03:00Metafor yağmuru<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuEdYDurvPqbK5D5m9A9Iclk2ludnq57Ec6sWOQYsbhwuNb9uv4lhHd1F278R2zE15jRS_KsHxfVpUzEM0amwt2t-Dga2XPUa2nKM3NAw3aVlVqSWNIIirFqYwbvcc9LzcYnJT9w/s1600/meteor880.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="487" data-original-width="880" height="353" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuEdYDurvPqbK5D5m9A9Iclk2ludnq57Ec6sWOQYsbhwuNb9uv4lhHd1F278R2zE15jRS_KsHxfVpUzEM0amwt2t-Dga2XPUa2nKM3NAw3aVlVqSWNIIirFqYwbvcc9LzcYnJT9w/s640/meteor880.jpg" width="640" /></a>Karar verdim. Metafor yağmurlarını bitiriyorum. Yeterince ıslandım. Ben hariç kimse de anlamadı ıslandığımı.<br />
Artık dümdüzüm. Şemsiyesiz, şapkasız, yağmurluksuz. Hatta ayakkabısız. Böyle daha sağlam olacak. Acısa da sorun olmaz. Herşeyi hissedeceğim.<br />
Kelime kelime mi devam etsem hikaye hikaye mi bilemedim.<br />
<br />
Geçenlerde aradı Tuğba. Okumuş. Yine hiçbirşey anlamadım dedi. Ben de dönüp okuyunca anlamıyorum bazen dedim. Dediğim anda yağmur hafifledi işte. Metafor sağanaktan serpintiye dönüştü. Bir anda bitmiyor tabi de. Ben biliyorum. Metafor yağmurlarını artık bitiriyorum.<br />
<br />Sardunyahttp://www.blogger.com/profile/07540649156374805843noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-22104754049686400242018-05-14T21:49:00.001+03:002018-05-14T21:49:26.168+03:00Gelincik<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifRUqDPEQZaEkYOxUdl7YpUpE22EhVPWy-nRWhDY3ZulMZDMJPpV8hGGQopPjZBo8Lc__4KIJUx30CQQdERUNZGuIGNSkT7oIKxwV3WbQoWjBg_uz00rEugjPvbood2HfYusM_oA/s1600/42b188512224839dd75ccc1282b1452c.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="640" data-original-width="424" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifRUqDPEQZaEkYOxUdl7YpUpE22EhVPWy-nRWhDY3ZulMZDMJPpV8hGGQopPjZBo8Lc__4KIJUx30CQQdERUNZGuIGNSkT7oIKxwV3WbQoWjBg_uz00rEugjPvbood2HfYusM_oA/s1600/42b188512224839dd75ccc1282b1452c.jpg" /></a></div>
<br />
Sadece isimleri vardı öykülerimin. Hepsi bir kağıtta yazılı kaldı. Cebimde saklandı. Çünkü gelincik yağıyordu gökten. Taze gelinler gibi. Kıpkırmızı. Şiirler aradım. Bulamadım. Kağıt kalemi aldım. Yazamadım.<br />
<br />
Meğer bir elektrik çarpması gerekiyormuş, bilememişim. Karşıma dikilmesi gerekiyormuş harf harf. Hepsi kırmızı. Hepsi taze gelin. Dedim hoşgeldiniz.<br />
<br />
Omurgamı destekledim önce. Yastıklarım meşhurdu. Kılıfları tülden. Üflesem uçacak sanırdım. Taş gibi dimdik tuttu.<br />
<br />
Sonra karşıma dikilen harfleri soktum hizaya. Bir de gelincik kırmızısı üfledim ekrana. Oldu. Görünmez sandığım ne varsa kıpkırmızı bir kan lekesi oldu. Yayıldıkça dikişlerim attı. Yaralar çoktan kaynamıştı. Hadi dedim kendime. Gelincikler halaya durdu. Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-11697088162621986932017-09-08T14:48:00.003+03:002017-09-08T14:48:26.245+03:00salamura hücre<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA0dPl-ojFS66Ya7SpyvqSaomzh1pWqUESzgf4JXdGbIGt9aM12oIwDhEa9tHnVefByGJqsoRnKMC6nou9eAq799IFcR73Mawud8KlVrWmJW2inXXgNro7iDauGkQz2zR-lk-hzA/s1600/hucre.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA0dPl-ojFS66Ya7SpyvqSaomzh1pWqUESzgf4JXdGbIGt9aM12oIwDhEa9tHnVefByGJqsoRnKMC6nou9eAq799IFcR73Mawud8KlVrWmJW2inXXgNro7iDauGkQz2zR-lk-hzA/s320/hucre.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tek bir hücrem kalmadı yazmayalı dürtülmeden, vesile yaratılmadan. Kimbilir kaçıncı ben oldum. Hücreden hücreye yapılan bellek nakillerini düşünmeden kaç kere yok olup kaç kere yeniden görünür oldum. Deri değiştirir gibi her hücrem yenilerken kendini peki nasıl oldu da bellekteki imzalar taşınıp durdu ordan oraya? Artılarım eksilerim kendilerini bileylerken nasıl oldu da uzun boşluklara baka baka yoruldum, uyudum? Sorulardan başka yüküm kalmadı gibi görünüyor. Oysa sorular da zaten bir cevap için sorulmuyor. Soru işaretsiz cümle kuramaz oldum. Bunların hepsinden de yeni hücrelerimi sorumlu tuttum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Önce tazyiksiz birikti harfler kelimeler. Salamura. Bastım kaya tuzunu üstlerine. Ağır bir taş koydum içime. Bekledim renkleri atsın. Bekledim kalıcı olan kazansın. Bekledim geçsin. Geçer dediklerim geçmedi. Geçmez dediklerim yok oldu gitti. Derken yavaş yavaş gaz doldu içimdeki odalara. Dedim geliyor basınç. Sıkışsın iyice hava. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Önce patlatmaya çalıştım. Şimdi de patlamadan yazayım dedim. Yeni hücrelerim. Hepsi sizin yüzünüzden oldu. </div>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-32573510019282428462017-01-31T19:03:00.001+03:002017-01-31T19:03:16.465+03:00düzensiz kalp çarpıntısı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="218" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuRdbNrqUn54IRzdpUSDxz3lD9rQ1Lv5OXiQgLfTqmmOwqj74116MbnnE_rLCeS97zcDPtWpQr-waRD4RidzqbQ5ci1rLKR1938eFLsvWjvUK7tpFYuJaYkxYDYhJeedD14YkUQA/s400/heartbeat.jpg" width="400" /></div>
<br />
Ne zaman tanıştığımızı tam olarak hatırlayamıyorum. Hep tanıyormuşum gibi işte. Bazen mesai saati kaçamaklarında buluştuk. Bazen planlı programlı. Bir sürü iş değiştirdim ben. Her iş yerime geldi galiba. Ya da ben öyle kazıdım attım hafızama. En dertli olduğum anda yanında ağladığımı da hatırlarım salya sümük, manik dönemimde olgun bir sessizlikle beni izlediğini de.<br />
<br />
Çok dürten oldu beni yazayım diye. En çok onunkiler işe yaradı. Adını görmem yetti bazen arkadaşların yazılarının yorumlarında. Kelimelerini okurken sesini kulağımda duyduklarımdandır. Bir de saçını düzeltişi gelir gözümün önüne hep. Kahküldaşımdır. Beraber diz ağrısı da çekmişliğimiz vardır, az yiyelim diye yanımızda kendi yemeğimizi taşıyıp buluşmuzluğumuzda. O bu şehre gelirken ben onun ayrıldığı şehre de gitmişimdir. Ama hep yollarımızı kesiştirmişizdir.<br />
<br />
Sesini en sevdiğim alarmımdır. Uykumdan şefkatle uyandırır. Hiçbir yaprağını atmadığım takvimimdir.<br />
<br />
Az önce yazdım ona. Doğum gününü kutladım. Orda olduğunu bilmek beni nasıl mutlu ediyor bilsin istedim. Bana her "yaz" dediğinde kalp çarpıntım ondandır.<br />
<br />
<a href="http://leylakdali.blogspot.com.tr/" target="_blank">Leylak dalımdır. </a>Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-48330067063273227532017-01-16T16:36:00.000+03:002017-01-16T16:36:50.637+03:00Su<div style="text-align: center;">
<img alt="See original image" height="511" id="il_fi" src="http://megadeth.co.uk/wp-content/uploads/2015/09/BlackCurtains.jpg" style="padding-bottom: 8px; padding-right: 8px; padding-top: 8px;" width="600" /> </div>
Diyalogların yerini önce monologlar almıştı. Uzun süredir de sessizlik. Katı bir sessizlik. Simsiyah perdeli. Arada aralıyorum. Manzara hep aynı. Duvarlar. Boyasız badanasız. Sevimsiz. Yazısız. Geri kapatıyorum perdeleri. Dönüyorum sessizliğe. Tarihi günlere tanık olmayı reddediyorum. Kendi tarihimi yazıyorum sessizce. Suya. İlerde soran olursa suya bakın diyeceğim. Oturun bir su kenarına. Dinleyin. Sessizce. Duyarsınız. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-84895791786657353432017-01-02T10:10:00.002+03:002017-01-02T10:10:46.911+03:0016-17<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVczAA_As9Pk0zLHA14OPA9O94_zmhEkOMGmX-eJgvtsvVaZ-ynTQm-bgbI3LnrJwwDxhJ2rM7YPo4D0u00Q7CTrLV3qh3L2vq7uwC-E6hNQ0PF2Vjju2iFxF4ix9iPotOdKPQDQ/s1600/15823224_1393526587364253_2305494016584012566_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVczAA_As9Pk0zLHA14OPA9O94_zmhEkOMGmX-eJgvtsvVaZ-ynTQm-bgbI3LnrJwwDxhJ2rM7YPo4D0u00Q7CTrLV3qh3L2vq7uwC-E6hNQ0PF2Vjju2iFxF4ix9iPotOdKPQDQ/s640/15823224_1393526587364253_2305494016584012566_n.jpg" width="516" /></a></div>
Geldi geçti işte 2016. Zaman zaman deldi de geçti. Ara ara pışpışladı, sırtımı sıvazladı. Sessizce gider sandım. Darma duman etmeden gitmedi. Bellekleri allak bulak etti.<br />
<br />
Bana oturup izlemeyi öğretti. Gülümseyerek dinlemeyi bir de. 2017 daha sıfır kilometre. Motor ısınsın da anlarız ne mal olduğunu. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-74114896990709909252016-12-29T02:57:00.000+03:002016-12-29T02:57:12.074+03:00Takdir<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOOOs1dgYAyO4j0WvYwq_6BUvIGA_Tqi8CBgWCPw9k0NgYSOr21Wx5gFixpMu4UUJ4AP2F53Tvge5Fo82avLQj0Y6lqIo92JxhABTmhD8wcqqvqeQv8X3r9MsjmarDInMFxzxmrw/s1600/IMAG0030.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOOOs1dgYAyO4j0WvYwq_6BUvIGA_Tqi8CBgWCPw9k0NgYSOr21Wx5gFixpMu4UUJ4AP2F53Tvge5Fo82avLQj0Y6lqIo92JxhABTmhD8wcqqvqeQv8X3r9MsjmarDInMFxzxmrw/s640/IMAG0030.jpg" width="360" /></a></div>
<br />
Benim bir korkum var dedi. Neymiş dedim. Bu yıl takdir alamayabilirim dedi. Gözleri dolu dolu. O anda ona takdirdi, teşekkürdü, teog'du, okulla ilgili gereksiz teraneleri pompalayan her kimse gözünün ortasına iki yumruk sallayabilirdim. Yutkundum. Ne var ki bunda, ben hiç alamadım dedim. baktım sesinin titremesi azaldı gözlerine diktim gözlerimi. Sen benden zaten aldın o takdiri dedim. Kafasını salladı gitti. Üç beş saat geçti. Tam uykuya dalacak. Gerçekten hiç mi almadın dedi. Hiç dedim. Peki İngilizce notun nasıldı dedi. Bak o iyiydi işte dedim. Onun da en iyi notu İngilizce biliyorum. Bu sefer gülümsedi. İnşallah yarın okullar tatil olur dedi. İki dakika geçmedi okullar tatil oldu. Gülümseye gülümseye uyudu.Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-15584127132957918182016-12-26T14:13:00.003+03:002016-12-26T14:13:31.387+03:00doğum yeri: mezarlık<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6wCbUN0yQGnD9uvWq3djJLh_9oZR_KhyaNjlARGecyQcYowYqZBDGCUCARwDghaefbYuuehwm5GDen5JzbQo2J5uR4YfsUZZKpjnMA9gJkc7q_73Mw9pyn5PFCG5FbcMIdMzh_w/s1600/dog%25CC%2586um.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6wCbUN0yQGnD9uvWq3djJLh_9oZR_KhyaNjlARGecyQcYowYqZBDGCUCARwDghaefbYuuehwm5GDen5JzbQo2J5uR4YfsUZZKpjnMA9gJkc7q_73Mw9pyn5PFCG5FbcMIdMzh_w/s400/dog%25CC%2586um.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
"Mezarlığa döndü orası" dedim diye oldu herşey. Zamanı gelmişti. Mezarlık olmadığına inandırdın beni. Kaç kere öldüm saymadım arada. Ama kaç kere doğduğumu biliyorum. O yüzden geri geldim mezarlık dediğim yere. Biraz toprağı havalandırdım. Ekim zamanı. Tutar biliyorum. Sardunya dediğin asfalta diksen tutar. İsterse. İstiyor.<br />
<br />
Perdeler, pencereler, demleme çaylar, sessiz odalar, yemek kokuları, mutfak tıkırtıları... bitmedi. Bir sürü başka hayatlar eklendi. Sokaklar, yollar, kahveler, rutubetli kalabalıklar, steril yalnızlıklar ve tabi ki kitaplar. Her okuduğunda yeni anlama gelen satırlar.<br />
<br />
Doğum zamanı. Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-11400819538713888592015-10-14T13:35:00.001+03:002015-10-14T13:35:13.015+03:00bilmiyorum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEBnqoXOYrWw2I5LSZk9mgYD6o0efyyGC-ExRiPOKlSbi3pdGt6NIKYYVAie76UlSql1JesJ9lKIMZXgiCQR9gMm65y5wxcwpyemvr729xI0-pq4WHDbLs6SkD21Ytqk63mNnc_g/s1600/1003042_1_0_prm-keyart_1024x640.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEBnqoXOYrWw2I5LSZk9mgYD6o0efyyGC-ExRiPOKlSbi3pdGt6NIKYYVAie76UlSql1JesJ9lKIMZXgiCQR9gMm65y5wxcwpyemvr729xI0-pq4WHDbLs6SkD21Ytqk63mNnc_g/s640/1003042_1_0_prm-keyart_1024x640.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
Dün yazdım sanıyordum. Çok olmuş. Bu çok zamanda profil fotoğraflarını karartacak bir sürü ölüm olmuş. Simsiyahız. Geçmiyor. Omuz başlarımızda melek falan yok. Sağ omzuma bakıyorum ölüm. Sol omzuma bakıyorum ölüm. Umudunu yitirme diyorlar. İnadına diyorlar. İnadım ölü. Umudum gömülü. Geçmiş olduğu gibi önümde. Gelecek yok. Başka da birşey yok.<br />
<br />
Belki biraz daha geçince zaman. Gelir hepsi geri. Bilemem.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-64472649147887576492015-07-06T22:21:00.004+03:002015-07-06T22:21:59.036+03:00aloe vera hanım<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpLxcAWN0ASh49xFxTX_nKOEpoF0w-kM0cHVahZ4EPJ0D59lpZTgP_1Fnhth1lpe1dVGtXbu05mkSVNcqLjld7PbbKUVSHTLaF0GJvc_QMsyXahr3sdJrSRY4wFefgfonrE2ak1g/s1600/c6bde0dd5bdeee8ba76f613d26badeb6.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpLxcAWN0ASh49xFxTX_nKOEpoF0w-kM0cHVahZ4EPJ0D59lpZTgP_1Fnhth1lpe1dVGtXbu05mkSVNcqLjld7PbbKUVSHTLaF0GJvc_QMsyXahr3sdJrSRY4wFefgfonrE2ak1g/s640/c6bde0dd5bdeee8ba76f613d26badeb6.jpg" width="422" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
İlk defa bir ölü gördüm. İlk defa bir kefene dokundum. Üstelik şahsen tanışmamıştık. Cenazesineymiş kısmet. Üç kişiydik. Biriyle cenaze vesilesiyle tanıştım. Diğerini on yıldır görmüyordum. İronik bir film gibiydi. o üç kişi aldık mezarlıktan camiye getirdik. Namaz sonrası geri mezarlık. Mezarlık sonrası herkes evlere dağıldı. ben bilmediğim bir şehirde o gün tanıştığım bir çiftin evinde elimi yüzümü yıkadım. Biraz dinlendim. Akşama otobüse atlayıp Ankara'ya döndüm. Ama geri dönülemez şekilde değiştim. Biliyorum. Söylemiyorum. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Geçen akşam balkona oturdum. Aloe veram vardı saksıda. Baktım yandan yavru vermiş ama üst dallar ölmüş. Ölen bir dala dokundum. Dokunduğum anda o kefeni hatırladım. Baktım. Sonra kalktım içeri geçtim. Bir dizi seyrettim. Anksiyetesiz bir kafa karışıklığı desen değil, huzur desen değil. Korku desen çocukluğumdan beri hiç korkmadım ben ölümden. Başka bir ruh hali. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Ondokuz mayıs törenlerinde stadyumdaki öğrencilerin binbir parçayla oluşturduğu mozaik desenler gibi hayat. Küt diye değişiyor. Sen de hop diye o resmin bir parçası oluyorsun. Kimse de yadırgamıyor. Geride kalırsan resmi bozuyorsun. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Sonra resim değişti. Pazar günü Grup Yorumun 30. yıl konserine gittik falan. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Değişik. </div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-56766667081481882052015-06-23T23:39:00.001+03:002015-06-23T23:39:14.793+03:00Değişim (ibrişim gibi birşey)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyZrVFnrm7wYAYsNG0X9a-LKPff70DssHG4Lyghcg2iRDV-ni-j-DXyIVWdJjZbPqeqc31vnolclBPWeK1KCyVG1UYkNfa0o2MfWV7aIyg89Y-u0NykNVVHeopyLZvHt-2tMXDSA/s1600/b811e32a9f4b9c71d7f51540bb0157bf.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyZrVFnrm7wYAYsNG0X9a-LKPff70DssHG4Lyghcg2iRDV-ni-j-DXyIVWdJjZbPqeqc31vnolclBPWeK1KCyVG1UYkNfa0o2MfWV7aIyg89Y-u0NykNVVHeopyLZvHt-2tMXDSA/s640/b811e32a9f4b9c71d7f51540bb0157bf.jpg" width="462" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Bilimsel kılıklı bir safsata mı bilmiyorum ama bir yerlerden duymuştum. Yedi yılda bir vücudumuzdaki tüm hücreler değişmiş olurmuş. Yedi yıl. Bu yedi yılda bir hücre belleğinin de sıfırlanması mı demek acaba diye düşünmüştüm ilk duyduğumda. Az önce herkes kendi hücresine çekilince evde iki satır karalayım dedim. Dediğim anda alt yazı geçti alnımın iç tarafından. Kimse görmedi. Yeni moda led panolar gibi akar yazıyla ama yazı tipi elbette eski, silik daktilo harfleri. Değişim yazıyordu. Ben bilgisayarı açıp da derdimi anlatana dek yazı da değişti. Yedi yılı falan da beklemedi. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Günün kilit kelimeleri: annem, aşti, Su'yun odasından gelen gizemli ses, berber (yarının aday kelimesi) (aslında bugun bunu yazacaktım şimdi yazınca hatırladım), lilly. </div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-29564590956479840492015-06-22T20:32:00.003+03:002015-06-22T20:32:28.383+03:00acemilik Her işin bir acemiliği var tabi. Yıllar sonra şu tarlamı ekip biçeyim dedim. Ne toprak kalmış aklımda ne tohum ne bakım. Elimde bir avuç toprak üç beş tane de tohum var gibi. Eskiden buralar bağ bahçeydi. Nadas dedik unuttuk toprağı. Döndük en başa. Allahtan ayrık otum az. Gerisi gelir artık.<br />
<br />
Evde oturmak da profesyonellik istermiş. Unutmuşum. Yoklama var gibi öğlen çıkıyorum evden. Akşam mesai bitmiş gibi geri dönüyorum. Aylaklığın da acemisi olmak zor iş arkadaş.<br />
<br />
Lale devri değil tabi yaşadığım. Arada ilk defa sayım saati sandığımın başına gidecek kadar inanarak oy verdiğim bir seçim geldi geçti. Hala gülümsüyorum sonuçlara. umuttan başı dönermiş insanın. doğruymuş.<br />
<br />
Bir de bir eğitim geçirdim ki dillere destan. Şundan oldum ben <a href="http://www.ceviridernegi.org/arc/" target="_blank">tık</a> . Bina yıkılış şekillerinden düğüm türlerine, ilk yardımdan telsiz tatbikatına kadar tam beş gün eğitim. altıncı gün senaryo. aldık sertifikayı.<br />
<br />
Bu aralar anahtar cümlelerim: iş ilanı, dolmuş/ otobüs, ayran var mı ayran, oh yine yağıyor, yok canım bu sene tatil planımız, yok ya o iş mülakatından hala ses çıkmadı, bıdı bıdı laga lugaUnknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-39697148382643019052015-06-05T17:05:00.001+03:002015-06-05T17:15:43.511+03:00Yoğurtlu sardunya<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKH_B5FzOFpnsISjd6H2KhnKJxNz-YYL-SfQuYihLUJSxftlzgB-6E2Bkp0HrPTvwKQpLn9SLk8Qc_GZc7PnklTkXXTAUHv67_mSksF0Pyxx-tVvvcyLvpWZxGell1KrEFrxHmRQ/s1600/b424d6a006b4c292eea141509158201c.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKH_B5FzOFpnsISjd6H2KhnKJxNz-YYL-SfQuYihLUJSxftlzgB-6E2Bkp0HrPTvwKQpLn9SLk8Qc_GZc7PnklTkXXTAUHv67_mSksF0Pyxx-tVvvcyLvpWZxGell1KrEFrxHmRQ/s640/b424d6a006b4c292eea141509158201c.jpg" width="438" /></a></div>
Dört beş yıldır insan içine karışmıştım. Tercih yapma hakkını kullanamayacağın sayısız ortam, sayısız insanla selamlaşma, konuşma, birbirine karışma demekti bu. Bu demek ki binlerce kez hücrelerime suni şekerler, yapay tatlandırıcılar, fast food insanlar karıştı. Şimdi yeniden işsizim. Yani yeniden detoks zamanı. Yani bir nevi yoğurt etkisi. Zamanı geldi. Bir de bir kitaba denk geldim dün gece. <a href="http://www.645dukkan.com/products/yazmak-uzerine-ernest-hemingway" target="_blank">Tıkla</a>. İnsan içine karışınca nasıl yazılamayacağına dair. Şöyle diyor:<br />
<br />
<span style="background-color: white; font-size: 15px; line-height: 17px; text-align: justify;"><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><i>“Gerçek manada yazmak yalnız bir hayattır. Cemiyetler yazarın yalnızlığını bir ölçüde hafifletse de sanmıyorum ki yazısını iyileştirsin. Yazar yalnızlığını üzerinden attıkça sosyal çevrelerde itibarı artar ama genellikle yazdıkları kötüleşir. Çünkü bu iş yalnız yapılan bir iştir ve eğer yeterince iyi bir yazarsa her gün ya ebediyetle yahut ebediyetin yokluğuyla yüzleşmek zorundadır.”</i></span></span><br />
<br />
Sabah yaseminle konuştuk. Ne zaman böyle olduk ki diye. Katıksız ve tutarlı asosyallere nasıl gıpta ettiğimizi hatırladık. İyi oldu.<br />
<br />
Özet dersim: Maşuk haklıymış be yaUnknownnoreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-11607450768108926162015-03-30T15:04:00.003+03:002015-03-30T15:04:51.208+03:00önce kendinize sonra çocuklara <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQy6MSeXi9S_ML23d5mgttF5yYZa-Hm7y5gjNgq6ZKGQO14zNcZglnbZPFbFFT3uJuYyLaQ8uNghWJ4sDXP7K5HjBfsTZyxyLJdrfz_22MUhV4iTEK2JCfPjnKgmAHOP2BuqhBhg/s1600/10990632_814851231938688_924028009_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQy6MSeXi9S_ML23d5mgttF5yYZa-Hm7y5gjNgq6ZKGQO14zNcZglnbZPFbFFT3uJuYyLaQ8uNghWJ4sDXP7K5HjBfsTZyxyLJdrfz_22MUhV4iTEK2JCfPjnKgmAHOP2BuqhBhg/s1600/10990632_814851231938688_924028009_n.jpg" /></a></div>
Kendi gaz maskemi kendim yapıyorum artık. İyi oluyor. Ağaçlara da su yürüyormuş. Ondan böyle yerden yerden aşağı çekilmem demek ki. Ay büyürken uyuyamam, su yürürken kuduramam. <br />
<br />
* Geçmiş yazılara baktıkça içim şenleniyor. Bu yazılar da geleceğe yatırım olur (bkz. du' bakalım)<br />
* Kuğular olsun on iki eylül olsun Karum olsun böyle harala gürele ama ağır ağır ama demli demli geçti haftasonusu (bkz. kısmet)<br />
* Nisan bitince benim de mi işim bitiyor bunu nisan bitmeden anlayamayacağım (Bkz. hayırlısı<br />
*Neyse du' bakalım hayırlısı, kısmet! Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-61911713927329499712015-03-20T16:19:00.001+02:002015-03-20T16:31:36.202+02:00güneş tutulması<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS07sAIYbPC8GVY2s2pE_TfdRkXZcZZPVn5dlzjEFi6mBwhb7FD9kXqG0MNHUzwFLQnDGRG3CAxyC6kcj1SpOiKe-e3P_3izFUQg-GLUMG_N-0ru-n3C5fmcpKIrth9oxQI_-A1A/s1600/706834main_20121113-solareclipse_full.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS07sAIYbPC8GVY2s2pE_TfdRkXZcZZPVn5dlzjEFi6mBwhb7FD9kXqG0MNHUzwFLQnDGRG3CAxyC6kcj1SpOiKe-e3P_3izFUQg-GLUMG_N-0ru-n3C5fmcpKIrth9oxQI_-A1A/s1600/706834main_20121113-solareclipse_full.jpg" height="480" width="640" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Aldığım nefes bile fazlalık gibiydi bugün bir ara. Sonra insanlar fazla gelmeye başladı. Allah var üstüme gelmiyorlardı. Belki benden haberdar değillerdi ya da umurularında değildim. Ama ben sanki hepsi aralarında sözleşmiş de omuzlarımdan beni aşağı bastırıyorlarmış gibi bunaldım bir ara bugün işte. Balkona çıktım. Gözlüğümü taktım. Güneşe baktım. Tutulma anıymış. Unutmuşum. Sonra bir kahve yaptı arkadaşım. İki lafladık. Biraz anlattım. Güneş tutulunca sen de tutulmuşsun dedi. Dediği anda geçti. Omuzlarımı silkeledim. Patır patır döküldüler. Tutulma bitti. Rahatladım. Meğer aynı zamanda serçe günüymüş. Sevindim. Unuttum tutulmayı. </div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-70797791759661437122015-03-16T15:55:00.002+02:002015-03-16T15:55:46.728+02:00Kalorifer Hanım<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmqhMgNeb6-3gxMtKSwIJIkk5s4mDGHHIOl94egSVrmohYZ246HZSvNr3c9HAJV0nf5nzKkLXa38b4njkG3o3ZPAega4v7VbCkQM80UJnVQJpDgZHVClJ-x5YaJUQiM9_fzQV2QA/s1600/1840469bb71f7f57f4d18e5cb879af81.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmqhMgNeb6-3gxMtKSwIJIkk5s4mDGHHIOl94egSVrmohYZ246HZSvNr3c9HAJV0nf5nzKkLXa38b4njkG3o3ZPAega4v7VbCkQM80UJnVQJpDgZHVClJ-x5YaJUQiM9_fzQV2QA/s1600/1840469bb71f7f57f4d18e5cb879af81.jpg" height="512" width="640" /></a></div>
Tekrar ettikçe güzelliğini anladığın kelimelerden: kalorifer. Görmüş geçirmiş bir eski zaman hanımefendisinin adı da olabilirdi pekala. Kalorifer Hanım. Ya da şahane çiçekler açan bir bitkinin adı. "Kalorifer çiçekleri açınca farkettim bahar çoktan gelmişti".<br />
<br />
<br />
"Merkez ve depo durumunda olan bir kazandan çıkan sıcak havayı, su veya
buharı, borularla dolaştırmak yoluyla bir yapının her yanını ısıtan araç
veya tesisat" anlamından bağımsız bir güzelliğe sahip Kalorifer Hanım ve Kalorifer Çiçekleri Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-82196716650048939282015-03-13T10:55:00.002+02:002015-03-13T10:55:48.822+02:00perspektifBirşeyi çok istiyorum. İyi ya da kötü yapmam hiç önemli değil. "Çok" ve "hiç" gibi uzun zamandır unuttuğum ve son derece iddialı kelimelerle ifade edebiliyorsam duygularımı aslında biraz derin nefes alıp içimden saymam lazım. Ama bu sefer ne duruyorum ne derin nefes falan alıyorum. Kitap okudukça kafamdaki metinler zenginleşiyorsa, belki dedim, neden olmasın dedim. Dur bir deneyelim dedim. Kızım yıllardır illustrasyonlar, çizimler, tablolar biriktire biriktire ancak arşivlemede yol aldın dedim. Kağıdı kalemi elime aldım. Perspektifle başladım. Meraktayım, açım. Bakalım. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-53534133718182954562015-03-12T10:49:00.001+02:002015-03-12T10:49:45.949+02:00döngüŞimdilerde içimden sesli yazıyorum yazıları. Yapmazdım eskiden. Yazdıkça açılıyorum. İç ses zaten susmuyor bari bir işe yarasın dedim. Önünü açtıkça da maşallah önü alınamıyor. Konuştukça yazıyor yazdıkça konuşuyor. Metaforlar, kinayeler havada uçuşuyor. Konuşa konuşa uyuyakalıyorum.Genelde son sözü "sabaha unutma!" oluyor. Sabah oluyor. Kalkıyorum. Çocuklar kalkıyor. Maşuk kalkıyor. Köpeğimiz papağanımız kalkıyor. Kahvaltıda ne var, servis geldi mi, dışarda hava nasıl derken.... akşama kadar iç sesim saat sayıyor. Akşam olunca da yazının başına geri dönüyor.<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-17731433648442662782015-03-06T07:45:00.000+02:002015-03-06T07:45:16.441+02:00son cemre <div style="margin: 0 auto; width: 600px;">
<div style="position: relative;">
<img alt="3 cemre" border="0" src="http://cfc.polyvoreimg.com/cgi/img-set/.sig/Ry0ZaAHlXZLjr87NDVrAqQ/cid/151261118/id/sOGn2oTB5BG5-Yptmu7EJQ/size/c600x595.jpg" height="595" title="3 cemre" width="600" /></div>
</div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<small><br /><a href="http://www.polyvore.com/" target="_blank"></a></small></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-28571536875026627412015-02-27T09:00:00.000+02:002015-02-27T09:00:09.068+02:00<div style="margin: 0 auto; width: 600px;">
<div style="position: relative;">
<img alt="cemre2" border="0" src="http://cfc.polyvoreimg.com/cgi/img-set/.sig/P2F82aAaXs5MjyNVty2ArQ/cid/150622298/id/WAk61Mm85BG7zrv2h-Oa4g/size/c600x643.jpg" title="cemre2" /></div>
</div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-20096271005797659312015-02-25T10:29:00.001+02:002015-02-25T10:29:30.811+02:00konuşma da yaz artık<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhE4KjJPgYqk1eihsbVeR_cGHuX8Be6bNxzSs3yK8kKIP12QGilZ6AWVBvOLtG_EGh38oMHjOcv3X05SrTuZyTuW6h8dlTr89Grf0f88Q0bodl01DWzwq5v-WtI_ctCeRKjdxLn8Q/s1600/229-026.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhE4KjJPgYqk1eihsbVeR_cGHuX8Be6bNxzSs3yK8kKIP12QGilZ6AWVBvOLtG_EGh38oMHjOcv3X05SrTuZyTuW6h8dlTr89Grf0f88Q0bodl01DWzwq5v-WtI_ctCeRKjdxLn8Q/s1600/229-026.jpg" height="248" width="320" /></a></div>
Konuşmak boşa harcamak oluyor sesleri, kelimeleri. Uzay boşluğunda salınıp gitmeden önce cümleler önce iç kulağındaki dar ağacına asılır. Yazık olur. Kaybolan cümlelere yakılan ağıtlar da heba olur. Sözlerin en fazla kulak kiri olur. Bir sonraki temizlik ibadetinde iki pamuklu çubuğun ucunda kendisini en iyi ihtimalle çöp kutusunda bulur.<br />
<br />
Geriye yazmak kalır elinde. Kağıdın şefkatli kucağında mürekkep kelimelere süt olur. Bakıp da gören gözler bulur. En sonunda bir yuvası olur. Olur da sokağa düşerse o kelimeler, yankılanıp kimbilir kaç anıda tekrar tekrar hayat bulur. Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-46631315376627997322015-02-20T09:35:00.003+02:002015-02-20T09:35:42.654+02:00baştan sayalım<div style="margin: 0 auto; width: 600px;">
<div style="position: relative;">
<img alt="cemre 1" border="0" src="http://cfc.polyvoreimg.com/cgi/img-set/.sig/y197ZwdjGwN5sVPDvgpVCQ/cid/149943997/id/Sr5Lvzm45BGzVWIntvvecw/size/c600x600.jpg" title="cemre 1" /></div>
</div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<small><br /><a href="http://www.polyvore.com/anya_hindmarch/shop?brand=Anya+Hindmarch" target="_blank"></a></small></div>
Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-19827240.post-25217495228226787992014-10-17T10:48:00.001+03:002014-10-17T10:48:11.085+03:00ah yalın ah<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEil9x5pj_j3bdhioCwqzqsMODD0bdc8oGuXqutOUgdw5K5JmOOZqMS1UbXbLstsB314GuXvWVN9ZJhPnOxsVa5SMzx0dTqcVFUtnwuhVEPcPxnnUbRWAoYeJb42Ie_g9BvgqQSJ_A/s1600/tiny-green-buddha-1920x1080.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEil9x5pj_j3bdhioCwqzqsMODD0bdc8oGuXqutOUgdw5K5JmOOZqMS1UbXbLstsB314GuXvWVN9ZJhPnOxsVa5SMzx0dTqcVFUtnwuhVEPcPxnnUbRWAoYeJb42Ie_g9BvgqQSJ_A/s1600/tiny-green-buddha-1920x1080.jpg" height="360" width="640" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
"Anne! Sabah dörtte falan kaldır beni. Siz de kalkın. Hayatı sizinle doya doya yaşamak istiyorum!"</div>
<div style="text-align: right;">
Yalın- dün gece uyumadan önce.</div>
<div style="text-align: center;">
Başka sözüm yok hakim bey. </div>
Unknownnoreply@blogger.com4