Nasıl bir yorgunluk... nasıl bir Bezgin Bekir moduna geçiş...
Yorucu ve sanki kargacık kurgucuk bir haftasonuydu. Kocaman Koca Batman'i seyrediyor ben de çöktüm bilgisayara. Kaplumbağa (o da bu gece Godless Turtle modunda çünkü hala uyumadı) arabasından öööyle bana bakıyor arada bağırıyor falan. Aktris de kendine alınan yeni bebeğe Toprak adını koydu sonra da aldı koynuna yattı uyudu.
Cuma akşamı naaptığımızı bile hatırlamıyorum. Böyle kendi kendine siliyor mu ne hafıza. Sanki sadece son iki günü saklıyor. Kaplumbağayı yine kasede çekmeye geldi Fizik Tedavici egzotik isimli doktor:))) Allahım Kaplumbağa'da da bir pozlar bir agu gıgılar... yani utanmasa çilingir sofrası kuracağız. öyle bir keyif ortamı hani:)))
Cumartesi günü karda kışta hiiiç üşenmedim hem Kaplumbağa hem de Aktrisle beraber Yılbaşı balosuna gittim. Kaplumbağa hiçbirşey anlamadı tabi ama Aktris de yine Kaprisler Kraliçesi şeklinde salındı ortalıkta. En komiği de orda garsona açlıktan öyle bir fırça atmışım ki adamcağız biz çıkarken bile çorbanızı içtiniz mi köftenizi yediniz mi diye sorular soruyordu bana:))) Blog komşum Nimet'le de masa komşusuyduk hani:)))
Pazar günü bir daha alışveriş merkezine saat 11'den sonra gidersem sardunyanın dallarını koparsınlar, yapraklarım sararsın... alışveriş sürdü 30 dakika. park yerine giriş çıkış sürdü 2 saat. Bu böyle olmayacak. Bulacam kendime mahalle oyuncakçısı girmiycem öyle büyük marketlere falan. zaten yiyecek alışverişini öyle büyük marketlerden yapmayalı çok oldu. Alelacele Aktrise yılbaşı hediyesi aldık. birini sakladık tabi, diğerini yem gibi verdik:))) sonra da Kocaman Koca'ya dedim ki: "Ben hediye almayım sen de alma. Ben yemek yapayım sana şöyle egzantrik birşey sen de kokteyl falan yap bana o gece. hediyeler bu olsun" Teklifim kabul gördü ve benim de çok işime geldi. Hem lafımı da söyledim yani gizli mesaj olarak "Daha bunun Sevgililer Günü falan var yani di mi:)))"
Sonra Aktrisi eve bırakıp bizim buralarda yeni bir market açılmıştı gidelim de bari yiyecekleri ordan alalım dedik ve sonuç: domates dizen bir suratsızın bana taze soğan fırlatmasıyla beraber benim elimdeki onca poşeti olduğum yere bırakmam ve dışarı çıkmamız bir oldu. tek söylediğim de "beyefendi ellerim dolu şu anda acaba taze soğanları poşete koyabilir misiniz?" cevap: poşete tıktı ve poşeti bana attı ve hatta suratıma falan nişan aldı ama salak bir ıskacı tezgahtardı sanırım :)))
Hiçbirşey almadan eve geldik tabi ve eski alışkanlığıma her karlı buzlu havada olduğu gibi geri dönüp sanal marketten alışveriş yaptık:))) pek de güzel oldu valla.
Yarın yine hastane günü... İkinci doz vurulacak Kaplumbağaya... o kadar gözümde büyüyor ki artık bu hastaneye gidişler. Neyse ki gittikçe arası açılıyor ziyaretlerin. Ama Servis 39'a çıkmak beni her seferinde manen öldürüyor. 2006 için verdiğim kararlardan belki de en önemlisi:
"Artık o prematüre bebekler ve aileleri için birşeyler yap. İster tek sayfalık bilgilendirici broşür bas, ister değiş-tokuş panosu yapmak için bölüm başkanıyla görüş. hiçbirşey yapamazsan arada git... orda her saniye "acaba bebeğim yaşayacak mı?" diye delirmenin kenarında yaşayan annelerin elini tut..."
Başka da bir karar vermedim henüz... belki yarın:)))
2 Yorum:
hafta sonları büyük alışveriş merkezlerine gidilmez!!!!! hele ki bayram öncesi vs. asla gidilmez..
sen gitmiyomusun diye sorsan giderim derim şimdi ama:)))) dedigini yap yaptığını yapma mevzuları işte:))
yankomşu
Merhaba,
ben bu pozu biryerlerden hatırlıycam ama :))
evet buldum minik prensesiminde böyle bir pozu var :))
sevgiyle kal...
Yorum Gönder