harikulade ne güzel bir kelime

Şimdi bazen öyle günler düşüyor ki eteğime, kucağıma... yavru kedi gibi bakıyor da "sen beni sevmeyeceğini zannetsen de ben zorla sevdiririm kendimi durduk yere, üstelik iz bırakırım ruhunda ruhun duymaz" diyor. İşte tam da öyle alelade bir günün alelade bir zaman diliminde yazamadan duramadım...aksilik mi? çoook. güzellik mi? görünür de göze batan çarpıcı birşey yok ama tamamen gözle görünmez, elle tutulmaz bir büyü tozu kaplı gibi görüntüler bugün gözümde... evde daha fazla lavanta kokusu var gibi mesela ya da Aktrisin gözleri daha ışıltılı, Kaplumbağanın gülümseyişi daha bir yandan çarklı... Kocaman Koca daha gelmedi ama sanki o da daha bir burda henüz orda olsa da.

"diz boyu papatyalar" da bitti... yeni bir kitaba başlama zamanı mesela. sırf bu bile bu günü özel kılabilir. ya da bulaşık makinesinde az biraz kirli bulaşık olması ve akşam yemeğinden sonra beni hiç uğraştırmayacak olması da şahane bir sürpriz kendi elimle hazırladığım kendime... ya da yatak odasında son birkaç gündür sebepsiz yere hakim olan o temizlik ve uyku karışımı koku... havalandırsam da gitmeyen ve beni daha da mutlu eden. Kaplumbağanın boynundaki hafif ekşiliğiyle başımı döndüren o bebek kokusu. Aktrisimin hala herşeye şaşırabilecek kadar zengin bir ruhu eğitim sistmine rağmen muhafaza edebilmesi... saysam liste uzar da... listelenmeyecek, etiketlenmeyecek kadar güzel anların nakış gibi işlendiği son derece sıradan ve sırf o yüzden harikulade bir gün bugün.

kulaklarımdaki tüm pası silecek müzikler dinlemek istiyorum

evin sessizliğini Kocaman Kocayla paylaşmak istiyorum

.... susuyorum

bu arada "cellar door" gibi harikulade de fonetik olarak ne kadar şahane bir kelime. Tolkien'la Lewis de arkadaşmış bilmiyordum o yüzden mi o romanda aslanın adı aslan acaba yani lion kelimesi anlamından bağımsız olarak düşünüldüğünde aslan kadar aslan değil ya... ah gözünü sevdiğim dilbilimciler... ve beni bir başka mütercimle yanyana getirip de gecenin olmadık anlarında bunları tartışabilme lüksünü bahşeden kader...