13.03.2006

Benim adım...

Benim Adım / Richard Brautigan

"Sanırım kim olduğumu merak edip duruyorsun, ama sürekli bir adı olmayanlardanım. Adım sana bağlı. Aklından ne geçerse bana öyle seslen. Çok eskiden olmuş bir şey düşünüyorsan; diyelim biri sana bir soru sordu, sen de yanıtını bilmiyordun. Benim adım bu.

Belki de bardaktan boşanır gibi yağmur yağıyor. Benim adım bu.

Ya da biri senden bir şey yapmanı istedi. İstedğini yaptın. Gelgelelim yaptığının yanlış bir şey olduğunu söylediler-“bağışla bir yanlışlık oldu,”- ve başka bir şey yapmak zorunda kaldın. Benim adım bu.

Belki de çocukken oynadığın bir oyun ya da yaşlanıp pencerenin yanındaki sandalyende otururken durup dururken anımsadığın bir şey. Benim adım bu.

Ya da bir yerlere yürüdün her yan çiçek doluydu. Benim adım bu.

Belki de bir ırmağa bakakaldın. Yanında seni seven biri vardı. Sana dokundu dokunacak. Daha dokunmadan bunu duyumsadın, anladın dokunacağını. Sonra dokunuverdi. Benim adım bu.

Ya da çok uzaklardan birinin seslendiğini duydun. Sesi neredeyse bir yankıydı. Benim adım bu.

Belki de yatağa uzanmış, neredeyse uykuya dalmak üzereydin; bir şeye güldün kendinle ilgili. Günü bitirmenin en iyi yolu. Benim adım bu.

Ya da iyi bir şey yiyordun, bir an ne yediğini unuttun, yine de iyi bir şey olduğunun bilincinde yemeyi sürdürdün. Benim adım bu.

Belki de gece yarısı olmak üzereyken sobanın içindeki ateş bir çan gibi çaldı. Benim adım bu.

Ya da o kız sana gelip öyle dediğinde kendini iyi hissetmedin. Bir başkasına da söyleyebilirdi: onun sorunlarını daha iyi bilen birine. Benim adım bu.

Belki de alabalıklar gölcükte yüzüyordu ama ırmak yalnızca sekiz santim enindeydi ve ay benÖLÜM üzerinde parlıyor, karpuz tarlaları ayışığında boyutları çarpılmış ışıldıyor, her yan karanlık ve sanki çevredeki tüm bitkilerden birden yükselmekte. Benim adım bu.

Şu Margaret keşke yakamı bıraksa. "

Önce standart işler yaptım evde... Kaplumbağa uyuyunca da kapattım tüm sesli cihazları, radyoydu, CD çalardı... yağmur başladı... pencereden izledim.. balkona çıktım, biraz fotoğraf çektim ( yukarıdaki bunlardan biri), rastgele nette gezerken Richard Brautigan'ın bu alıntısı çıktı karşıma... taaa üniversitede, bize Karpuz Şekeri'ni ödev olarak veren hocaya (adını unuttum, ödevi kaldı baki) bir kez daha teşekkür ettim beni tanıştırdığı için R. Brautigan'la...

7 Yorum:

kedi dedi ki...

ben hiç sevmeeeem:(((
hele dışardaysam,
saçım fönlüyse,
ayağımda süet çizmelerim varsa,
iyi bi makyaj yapmışsam
şemsiyeye rağmen sucuk gibi ıslanıyorsam,
Birkaç araba ıslanmama tekerleriyle destek oluyorsa,
balkonda çamaşırlarım varsa,
ruh halim değişir len,kurt kadın olurum ben yağmurda.
Tek şartla severim yağmuru:Evde gamsız uyuyosam.

Sardunya dedi ki...

age35...ah bir de bir bardak çayla dışarıyı seyredeceksin... enfes!!!

biyonikcik... anlattığın şartlarda valla bende kurt kadın olurum. malum, evde oturduğumdan keyfim yerinde tabi:)))

nimetin.blogspot.com dedi ki...

biliyomusun bende bu günlerde saçım başım bozulacak, üstüm başım çamur olacak, nazan üşüyecek, ediz memnun olmayacak endişesi yaşamadan, araba sesleri duymadan, belki kızılcahamamda çam kokularının arasında yalnız yalnız yağmurlarda yürümek istiyorum. yavaş yavaş, düşüne düşüne..

nimet

Sunthing Special dedi ki...

Fiyuuuu! Brautigan süperdir:)

Sardunya dedi ki...

Brautigan süper diyen de süperdir:)

Sunthing Special dedi ki...

Karpuz Şekeri'ni o kadar çok aramıştım ki yıllarca,bulamamıştım hiç biyerde,en sonunda bir arkadaş yollamıştı okuyup geri vermek üzere de okuyabilmiştim :)
O sizin süperliğiniz ayrıca:P
Bolca ışık!

Unknown dedi ki...

Geç bulmuşum seni sardunya...
Yazılarını yeni aldığım bir kitabı okur gibi keyifle okuyorum... Sevgiler,
Pınar