21.07.2006

beyaz plastik


Bahçede Çay Keyfi

Aslında en çok ince belli bardakta severim çayı. Kupada da içemem çünkü ben bitirinceye kadar buz gibi olur. İnce belli bardakların büyükleri var ya, onlar favorim. Çay kaşığıyla da uzun uzun karıştırırım çıngıl çıngıl, bayılırım o sese.

Fakat yine de gittim plastik bardaklardan aldım, termosla bahçeye inerken kolaylık olsun diye. Doldurduk bardaklara. Beyaz plastik beni hooop götürdü yurt kantinine, okul kantinine, ne kadar sınav kapısında beklemişliğim varsa (ehliyet sınavı dahil) oralara, adliyeye (temiz kağıdı için sürkeli beklersin ya, o zamanlar içersin beyaz plastiklerde çayı),... hep beklemeyi çağrıştırdı bir de nedense gamsızlığı, tasasızlığı. Sonra hastaneleri, bekleme salonlarını, okul koridorlarını, buz gibi kış günü canın sıkılınca bırakıp dersi kitabı dışarıya çıkmayı, tek başına bankta sigarana eşlik etmesini, sıcaktan yamulan plastik çubukları, ameliyatları, hastaneden taburcu olmaları, evrak işlemleri için beklerken hastane bahçelerinde arada soluklanmaları... yaz ayaz bitmez bir plastik bardağın hatırlattıkları...

Güne özel/ Kaplumbağa artık ayaklarının üzerine birkaç saniye basabiliyor, fizik tedavi işe yaradı:)
Aktris yine gidecek tatile, bu sefer Side tarafına, şimdiden özledim...
Hava o kadar soğuk ki utanmasam çorba pişireceğim temmuz sonu, bir de çorap giyeceğim, ayaklarım üşüdü, evdeki tüm pencereler kapalı.

 Posted by Picasa

6 Yorum:

Burcu - Mutfak Camı dedi ki...

Sardunya, burası da o kadar rüzgarlı ki karşılıklı iki cam açtığımda uçup gideceğiz diye korkuyorum. Ayağıma çoraplarımı çoktan giydim.plastik bardaklarla çok çay içtim ama seni okurken bana hiç çağrışım yapmadığını da fark ettim. çayı ben kupada severim çünkü çay içmeyi de severim değişik değişik kuparlarda içmeyi de değişik değişik kupalar almayı da. kaplumbağa'yı da öpüyorum ve "aferin" diyorum. sevgiler...

zeyno dedi ki...

Kaplumbağa için çok sevindim, çok daha iyi olacak bak gör:)
Ama biz İzmir de kavruluyoruz, o ne sıcak, o ne garip bir ateş gibi esinti anlatamam....

nimetin.blogspot.com dedi ki...

içmeyin ulan orada çay!!! darbe yapacağım sizin bahçeye:))


nimet

Unknown dedi ki...

Sardunya, plastik bardağı o kadar güzel anlatmışsın ki bunun üzerine söylenecek söz kalmadı.bende ince bellisini severim bardağın.Bu sene yaz beklemeyelim Ankara'ya geleceği yok.Kaplumbağa'yı çok
çok öptüm. Siyahinci

Sardunya dedi ki...

Duygu- valla atlamışım bak seyahatleri. Gerçekten de özel bir beceri gerektirir otobüs yolculuğunda sıcak birşey içmek. Hele bir de kahve içmek, süt tozu ayrı, şekeri ayrı, kahvesi ayrı, poşetleri ayır, kağıtları tek tek yırt... ben o yüzden pek içmem birşey otobüsde.
Burcu- bazen seni çok özlüyorum:)
Zeyno- ah Zeynep , sen beni anlarsın işte:) Bekleriz yaylamıza:)
Nimetim- ne zaman istersen, bir tek senin darbene sempati duyarım:)
Siyah İnci- Ben direkt doğalgazı alıp oturup bekleyelim derim. Şurda ne kaldı ki kışa:)

Gün dedi ki...

Aferin kaplumbağa'ya , darısı yürümesine olsun...