Foto:Bahçe/Sardunya/2006
*Kitabım bitmek üzere. Bitmesin diye yavaşladım. Ben bunu hep yapıyorum:) Pek de seviyorum:)*Hormonlar 6-12 yaş arası vücudumuzda ne tür değişikliklere sebep oluyor. Araştırılacak. Hazırlıklı olunacak. Aktris'in kaşı gözü ona çaktırılmadan seyredilecek. Sanki yüzüne bir toz serpildi geceleri. Her uyandığında çocuk ifadesinden birşeyler daha kaybolmuş oluyor. Bambaşka şeyler ekleniyor ayrıntılara.
*Kaplumbağa dün ilk defa tek elimden tutarak 4 adım attı. Şaştık kaldı. Zira kendisi henüz taytay durmamıştır. Vay be dedim. Güven bu olsa gerek:)
* Odayı havalandırmak için pencereyi açtığımda her seferinde içeri is kokusu dolmasından nefret ediyorum. Yooo yalan söyledim. Nefret değil de sinirleniyorum diyelim. Karar aldım. Nefret gibi aşırı duygularımı törpülüyorum/çalışıyorum.
* Maşuk: Sardunya gördün mü apartman zilini? Yeni taşınan kiracı adını soyadını altına da "makina mühendisi" yazmış. (Görgüsüzlükte son nokta)
Sardunya: Valla biz de kapıcı dairesi değildir ya da bozuk falan yazalım mı? Ya da zil kısmına sadece kapıcı dairesi değildir yazıp yanına a4'e üsturuplu biz yazı yazalım. Kime geldiyseniz onun ziline basın diye.
Geçen gün sabah 7.30'da aktrisi gönderdim. Daha yeni yerime oturuyordum ki zil çaldı. Fakat üst üste sürekli ve uzun uzun basılıyor. Bizim daire kapımız açılınca apartmanın giriş kapısını görebiliyoruz. Baktım tanımadığım bir adam. Ama adam ısrarla basıyor. Ben de basıp kapıyı açtım. Ama adam zili çalmaya devam ediyor. 7-8 yaşta takılı kalmış biz zeka 50 yaş suretine bürününce ve böyle bir karikatür sabahın köründe karşınıza çıkınca bünyeye ağır geliyor. Ve cinnet geçiren Sardunya pijamaları ile yalın ayak dışarı fırladı. Adam sırtını dönmüş gidiyordu hiçbirşey olmamış gibi.
- Beyefendi bakar mısınız?
- buyrun bana mı dediniz?
- Neden bastınız zilimize? Sonra neden gidiyorsunuz birşey demeden
- Biz on numaraya taşındık da zili çalışmıyor
- On numaranın ki bozuk diye niye bir numaraya basıyorsunuz? Milletin bebeği var, hastası var. Sabahın köründe. (sesim epey yükseldi)
- Yok şimdi hanfendi (zillerin yanına geldi) Şimdi ben şuraya bastım (evet bizim zil, üstünde adımız falan yazmıyor). Burası boş daire diye bastım.
- Sizin zil bozuk, kapı açılsın diye boş daire zannetiğiniz zile uzun uzun basıp sabahın köründe gittiniz değil mi? Bebeği uyandırdınız ama sabah sabah
- Kusura bakmayın hanımefendi.
- Bakarım (son ses bağırıp koca demir apartman kapısını çarpabilecek kadar sinirlendim)
Magandalığın son yıllarda inanılmaz form değiştirerek hemen hemen her bünyeye nüfuz ettiğine cidden inanıyorum. Toplum içinde yaşama kuralları ise sanırım çoktan yürürlükten kalkan tarihi bir belge oldu.
* Yılbaşı geliyor. Beni de şimdiden geriyor. Sebebi nerde nasıl eğleneceğiz değil de, noel babalı, kırmızı beyazlı, kar spreyli dekorlardan nefret etmem. Sevgililer Gününde bütün ayıcıkları parçalamak istememe benzeyen bir duygu yavaş yavaş yükseliyor:) Fotodaki güzelim bitkiyi bile olur olmadık yılbaşı süslemelerine eklemelerini protesto ediyorum. Güzel kırmızı toplar bizim bahçede herşeyden habersiz Maşuk'un en beğendiği bitki olmaya devam ediyorlar. Güzellik budur sanırım.
-
11 Yorum:
Ah Sardunya, öyle tanıdık geldi ki bu sahne bana. Annemin evi de girişte, ve bu sahneler o kadar çok tekrarlanıyor ki. Hem de adı yazdığı halde.
O minik kırmızı toplardan bir demet almanın zamanı da geldi gteçiyor. Bizim bahçede yok ne yazık ki.
Son olarak aktrist hakkında yazdıkların beni düşündürdü. Bir bakmışız ki oğullarımızda da öyle değişimler yaşanacak.
"Toplum içinde yaşama kuralları ise sanırım çoktan yürürlükten kalkan tarihi bir belge oldu." Agzina saglik Sardunyacgm.
Sardunyacım gün geçtikce şehir yaşamı zorluyor insanı bir o kadar da geriyor..değer mi tüm bunlara diye düşünmeden edemiyor insan...tüm yazdıklarına katılıyorum amaaaa en son yazdığın maddedeki yılbaşı süslerine değil:))) ben çok seviyorum kar desenlerini parlak süsleri geyikler meyikler..o kırmızı toplardan bizim bahçede de var..çok estetik..tabi güzelim bitkilerin süs diye katledilmesine kesinlikle karşıyım ama en azından desen olarak çizebiliriz değil mi:)) ne bileyim şu her günün aynı geçtiği yaşamımda parlak ışıklar hafif melodiler ve kırmızı rengi biraz olsun mutluluk veriyor bana..
ay ne çok yazdım:)..kaçıyorum..hepinizi çook öpüyorum..
Buraya gelene kadar aynı problemi bende yaşadım aslında hem de 7. katta otururken bile..ama artık güzelim evimde bir zilim bile yok..Balkon kapısının metal sesinden anlıyorum birinin geldiğini.Bir tek kışın ötmüyor kurbağalar ve ağustos böcekleri..3-4 ay idare ediyoruz sessizlikle..
Çok güzel anlatmışsın..En çok aktrist'in ayrıntılara indiğini farketmen çok hoşuma gitti.İyi bir annesin sen :)
Sardunaycım,ne güzel gözlemlemişsin,gerçekten bende mercimek in yüzüde her geçen gün kaybolan masumiyeti görüyor ve derin bir sızı hissediyorum sıkıla sıkıla.Ankara Kızılay da bu bitki satılmaya başladığında anlardık yeni yılın geldiğini.=(
Aslı
Anladın sen beni valla:))) Bilirsin o zaman bizim evin klasik zil hikayelerini:)
Kuğuuuu!
:) :) :)
pinocuğum
Sen çiz de, ne çizersen çiz:) Sen çizince güzelliği artar yahu o bitkinin. Ayrıca da keşke herkes senin gibi estetik açısından güzel süsleme yapsa da bana da sevdirse yılbaşı süslerini:)))
Asortikim Krepim
Ben o kadar çok severim ki ağustos böceği sesini... ne kadar şanslısın:) İltifat için teşekkür etmeden bitiremedim yorumu:)
Age 35'im
Mercimek Hanıma saygılar
Sana da bol sabırlar:)
Ama bekliyoruz gelmiyorsun buralara:)
Ben o Kablumbağayı yerim ona göre...
Bu arada biz de artık bu inanılmaz vurdumduymazlıktan, insanların görgüsüzlüğünden, hergün daha kötüye gitmekten öyle bir bunaldık ki... Acaba taşraya mı yerleşmeli? Köye mi? En azından "e burası köy" deriz. Şartlar ortamla uyuşur. Bilemiyorum... Cinnet geçiren insanlara bazen hak vermiyor değilim hani!
Yorum Gönder