- Anneee! Kaplumbağanın hafıza kartını çıkaralım. Ne güzel, bizi tanımaz, seni tanımaz, kendini hatırlamaz. Ne güzel olur yaaa. nolur noluuur.
- Kaplumbağaaaaaa!
- Bağırma kızım. Dibinde çocuk. Bağırmadan konuşsana.
- (babaya dönerek) (ve tabi benimle dalga geçerek) Bij şoook eski bir aileyiz. Bağırmayız. Efendi! Ne buyururdunuz? Kaplumbağa Bey, sijin kafanızııı kıracağım (kırılmak üzere kibarlıktan)
- Anneee! Ben sıkıldım. Napiyim? (Tatilin ilk günü, henüz öğlen 12 olmadan)
-Annneeeee! Ben havadayken çekmeye çalışır mısın? Hadi anneeee noluurrr (büyük bir gümbürtü)
Aneeee! bi daha nooolur! Valla sessiz atlayacağım kanepeden.
ben: Maşuk, Kaplumbağa'ya göz kulak olur musun iki dakka. Ben balkondan fotoğraf çekip geliyorum hemen
- Aneeeeee! Bekleeeee! Ben de çekeceğimmmmm....
Sonuç: Ben nereyi çeksem o da orayı çekti. Ama işin güzeli cidden güzel de çekti:)
Ders: İlgisi varsa yaşı küçük demeyip en ucuzundan bir fotoğraf makinası alacaksın kızına
ki o da perilere, sihirli cadılara, adını bilmediğin şarkıcılara özenmesin. Şakır şakır çeksin.... Hem de güzel çeksin:)
4 Yorum:
ne tatlı yaaaa
Evet ya, her anları büyülü gibi değil mi?
Harika. Blogunuzu yeni kesfettim, o blogdan bu bloga atlarken. Ne guzel oldu.
Yorum Gönder