26.09.2007

Uykusuz her gece

Feci bir uykusuzlukla boğuşuyorum. Sonra da gündüz sersem sepelek oluyorum. Dün gece o kadar uyuyamadım ki sabah değil yürüyüşe gitmeyi koltuktan kendimi kazımaya bile gücüm yetmedi.

İnsan uyuyamayınca ya da diyelim sabahın 3'ünde gözlerini birden, filmlerdeki gibi, kabus görmüş de gördüklerine inanamamış gibi açıp baktığı yerin tavan olduğunu idrak ettikten sonra yapacak değişik şeyler bulabiliyormuş. Mesela gecenin sessizliğinde daha da sessiz olan tuvalette kitap okumak. Hem de Perihan Mağden. Hem de travmatik bir anne-kız ilişkisi. Okurken de kafasından filmini çekebiliyormuş.

Sonra odalardan gelen öksürük seslerini dikkatle dinleyip çocukları uyandırmadan önce kızın odasını mı kolaçan etmeli oğlanınkini mi diye ikilemde kalıp önce kızını sonra da oğlunu kontrol edebiliyormuş. Ve hatta mutfakta ballı süt hazırlarken sabahın 4'ünde Kaplumbağa'ya, cezvede kaşık sessizce nasıl çevrilmeli sorusunun cevabını bulamayacağını farkedebiliyormuş.

Ve de uykusuz her gecenin sabahında sanki çakırkeyifmiş gibi sallana sallana evin içinde yine aynı sessizlikle, yapacak onca iş güç varken, inatla ve sabırla pencere önlerindeki çiçeklerin solmuş yapraklarını temizleyerek gerçekten uyanabildiğini anlıyormuş.

------
Çocuklara saçmasapan, son derece manasız bulduğum bir öksürük musallat oldu. Şaman anne olmanın zamanı geldi sanırım. Ota böceğe sarmalı yine, en uygun ilaçları yapmalı. Kimyasalların ne yapmadığı ve ne yapamadığı ortada. Kimyasallar deyince Emelimle severek isimlerini Türkçeleştirdiğimiz (Emel! Özledim!) Kimyevi Biraderlerin balıklı klibinde en çok akvaryumdaki bir balığın diğer balığa "Biliyor musun? Japonya'ya gidebilirim" demesine gülüyorum/hüzünleniyorum.

----
Benim burcum Başak. İçimde yıllardır çözemediğim muammalardan dolayı Başak olmadığıma inanırdım yıllardır. Kesin bu işin içinde bir hata var derdim. Sonra Web'de buldum Başak kadınlarını anlatan bir yer. Sarı saçlı, uzun tırnaklı kadın anlattı Başak kadınını. Ne de güzel iki üç cümleyle analiz edip yorumladı benim yıllardır kavrayamadığım iç bölünmemi. Vay be dedim. Boşuna inanmıyor insanlar.

---
Seviyorum alakasız konudan konuya atlamayı. Kafamin içi de hep öyle zaten. Bir oraya bir buraya laf atıp durur içsesim. Bak şimdi merak ettim. Ruhum gidince içsesim yasını tutacak mı? hiç altyazı olası geliyor mu içsesimin? Sağır olsaydım kafama göre içses beğenebilir miydim kendime?

Galiba uyumalıyım.

4 Yorum:

denizzeynep dedi ki...

uyuma.. hep böyle yaz..

Sardunya dedi ki...

Emin misin:)

Bir de ne zamandır yorumlara cevap yazamıyordum sırf miskinliğimden. Söz. Artık yazacağım. Ne zaman cevap yazamasam Mutfak Camındaki Burcu geliyor aklıma:)

Defne dedi ki...

Uzun uzun uyumak isteyip, az uyuyabilen ve de o az uykusu hep anlaşılmaz şekilde gecenin bir yarısı bölünen ben de....gecenin sessizliğinde, uykun senden çok uzaklara kaçmışken neler neler yapılabileceğini çoktandır keşfetmiş bulunanlardanım :)

Ha bir de şu konudan konuya hem içsesimle hem de dış sesimle öyle hızlı atlıyormuşum ki...Beynim beni uyardı, içsesin beni yordu artık diye. Eşim de dış sesimin daldan dala hızına yetişemediğini beyan etti bir zamanlar :)...

Sardunya dedi ki...

Ah Defne Ah
Anladın o zaman ne çektiğimi. Çıt çıkaramadan öööyle oturuyorum işte. Sonra da gündüz kafama balyoz yemiş gibi:)

Dışsesi kıstım ben:) Hem ben rahat ettim hem çevremdekiler:))) en azından havada titreşmesin dedim sesim:))))