Kaplumbağa ile haftaiçi gündüz müzikal ve tiyatro oyununa gittik. Beklentilerimin tersine müzikalde arada eve kaçtık. Oyunu sonuna kadar seyrettik. Işık nerden gelir, perde nasıl kapanır gibi teknik detaylarla büyülendik.
Ben yine Karanfil'deki deri, iplik bilekliklere kafayı taktım. Fimo hamuruyla yapılmış enteresanlarını aldım. Taktım takıştırdım. Elim kolum simsiyah.
Aktrisin büyüme ve merkezden dışa savrulma hızını akışına bıraktım. En son dün akşam çizme almaya çalışırken şöyle bir suçlamasıyla karşı karşıya kalınca pes ettim: "Sen sade seviyorsun diye ben süslü çizme giyemez miyim? Sen kendine erkek ayakkabısı gibi çizme alabilirsin. Ben perili, cadılı, süslü püslü çizme istiyorum."
Tüm bu hengamenin içerisinde bazen dostlarımla sohbet ettim, bazen ayağımı uzatıp bir bardak çay içince kendime geldim. Bir de M. Mungan'in son seçkisi ile İ.O.Anar'ın Suskunlar'ını karıştırmaya başladım. Demleniyorum.
2 Yorum:
tüm bu anlattiklarinin içinde farklı bir hayat sergilesemde arada seninle keşistiğim için mutluyum ben.
aktrise selamlar. o ne söylüyorsa doğrudur:)))) çocuğa süslü püslü çizme al. sonra bi yaşi gelecek siyahlar giyinecek. renkli giyene gülecekler. giysin şimdiden renkli şeyleri.
nimet
Fotoğraflarına bakıp dalıp gidiyorum ve yorum bırakamadan çıkıyorum.Oysa (benim tam tersim)kısacık cümlelerle kocaman hayatını anlattığın yazılarını okurken aklımdan sana bırakacağım türlü yorumlar geçiyor(evet hepsi mikropluk üzerine kurulu:)bildin)ama dedim ya fotolar yarım aklımı alıyor gidiyorum yazamadan:(
Ne dedim ben yaaa
Yorum Gönder