18.12.2007

İki bir de ben üç ettik:)

Bir baktım okuyor beni. Öyle böyle değil satır aralarını falan da okuyor. Ya da ben boşluğa mızrak attığımı sanıyorum, bir bakıyorum mızrak onun göğsüne geliyor. Tanımam. Bilmem. Görmedim. bulduğu ismi sevdim önce. Aylardır soruyordum içimden neden yazıyorum diye. Onun kendine bulduğu isim benim sorumu yanıtladı haberi yok. Gidip gelip okuyorum onu. Susarak okumak çok keyif veriyor ama o sanıyor ki çalmıyorum kapısını. Perdesinin arkasına saklandım haberi yok. Üstelik salonuma gelip gidiyor diye daha özenli tutuyorum etrafı. Derleyip topluyorum. İyi ki buldum. İyi ki yazıyor. İyi ki denk düştü hayatıma.

Bir de çınarım var benim. Dün bahsettiğim falan değil. Düpedüz içimdeki dekorasyonun en nadide parçalarından. Hatta en eskilerinden. Çınar dediysem cidden korunması gerekenlerden. Öyle bir dostluk ki yıllarca hayatlarımızın ayrıntılarını merak etmeden yaşadığımızı bilmek yetiyor bize. Koruma altına aldım seni. Haberin ola:) Dün aradı beni. Yorum bırakmak istiyorum dedi. Okuyorum dedi. Kızın saçını mı boyadı dedi. Doğru oku dedim. Saçını boyayan artiz, benim kızımsa aktris:) dedim. Konuşamadım. Kapattık telefonları. Belki yine aylarca aramayız birbirimizi ama insanın gözleri hep mi birbirinin üzerinde olur:) Olurmuş. İyi ki var.

2 Yorum:

Geveze Kalem dedi ki...

Güldürdün beni Sardunya'cığım:))
Satır araları demişken, üstteki postunun fotoğrafını da çok önceleri flickr'da görmüştüm. Yani orayı da takip ediyorum bilesin.;-)
Ayrıca sırf şu sümbül fotoğraflarının hatırına gidip sümbül aldım, koydum penceremin gün ışığına fotoğraf çekip durdum. Ama olmadı yaw! Seninki gibi olmadı.:(

Adsız dedi ki...

İlahi:)