21.01.2009

Saat sabah 4

Birden açtım gözlerimi. Hemen kalkmadım. Tavana baktım. Önce Maşuk'un nefesini dinledim. Kalktım. Yavaşça Kaplumbağanın odasına girdim. Üzerini örttüm. Parmak emişini dinledim. Aktris'in odasının kapısından baktım. Hafiften horluyor. 

Sonra oturdum sessizce salonda. Işığı bile açmadan. Bahçeyi izledim. Kaç ev uyanık, pencereden ışıklara bakıp kontrol ettip. Hafiften bir sızı kalmış boynumda. Kaç gündür süren başağrısından kalan. Hafif bir ağrı kesici içtim. 

Koşup gelenleri, sohbetleriyle ilaç veren ruhumun gizli hemşirelerini, telefonla geliyorum, yanındayım diyen can dostlarımı, limonlu sularla bana bakan, küllerine muhtaç olduğum komşularımı, evdeki işleri sessizce aralarında paylaşan hane halkını, elektronik olarak bana ulaşıp sımsıkı sarılan arkadaşlarımı, hiç ses çıkarmayarak burdayız diye bağıran ikizlerimi düşündüm. Bunlara evdekilerin nefeslerini ekledim. Hepsiyle kafamdan bir lehim aleti yaptım. Sonra da içimde sigortası atan devrelerdeki kopuk kabloların bakır tellerini tek tek lehimledim. 

Birazdan uyurum. Beynime oksijen gitmeye başladı.

9 Yorum:

Turkuaz Deniz dedi ki...

tamam...

Turkuaz Deniz dedi ki...

tamam... yani iyi ol... cok iyi ol... cok cok iyi olmaya gayret et... su lehim aletini diyorum, bir de bana uzatsan ha?

Elif dedi ki...

ben de yapayım kendime bir lehim aleti, o kadar katkı maddem yok ama olsun...
İyi ol e mi?

Sen Gelince dedi ki...

çok sevindim... sağlam tutsaydın:)

ella dedi ki...

gece uyandığımda bende hep pencereden bakarım benim gibi bu saatte ayakta olan kim var diye. yaptığınız lehimler öyle sıkı tutsun ki bir daha asla sarsılmayın.

Unknown dedi ki...

ben geçende yaptım o işi -yazdım hatta meydana- sonlandırdım o aheste gösteriyi...
arada lazım ama...

Ersin dedi ki...

süper bir meditasyon yöntemi tebrik ederim vallahi...

denizzeynep dedi ki...

Ben sabahları severim oldum bittim,
Sabahları, çocukları, bütün başlangıçları

Geveze Kalem dedi ki...

Benim de ışığım açıktı, gördün mü?:) Hatta el salladım, balkona çıkıp dumanımla haber yolladım, aldın mı?
Dedim ki hatta, şubat ortası bir tren gelecek buralara, keşke sen de atlasan bir vagonuna, üç yumurtayı çırpsam önce, portakal dilimlesem ince ince, sana kek yapsam, yanına da kahve koysam, şu lehimlediğin kablolardan birini de toprağa çaksam, aksan, aksan, aksan...
:)