20.03.2009

Rukiyecan

Buyur hoşgeldin. Sesin soluğun çıkmayınca gittin sanmıştım. Ne bileyim kapının eşiğinde oturup gizlice bizi dinlediğini. Yakışmış  yakışmış çiçekli entarin. 

Yok Rukiye. Yok valla ısrar etme. İşim gücüm var. Gelemem seninle. Azaltayım işlerimi bir. Sonra söz bir sabah kahvesi yaparım sana. Perdeler mi? İçimi de mi görüyorsun sen Rukiye? Ne demek ruha dikilen perdeler dikiş tutmaz. Git ilacını iç. 

Evet unutmadım. Halay çekeriz yarın tamam. Tamam, ben de baharın şerefine giyerim senin gibi çiçekli. Geçsin de şu koca karı soğukları bir. 

Hmmm, nasıl deniyordu? Hadi bir git mutfağa da çay demle Rukiye.  

Düşündüm de Rukiye, gidip gelip yazayım diyorum. Kendinden eklemli bir yazı olsun. Aklıma geldikçe yeni başlık atmak hayata ve yazıya zor. Aynı başlık altında paragraflı bir hayatımız olsun mu kendinden eklemli? 

Rukiye biz eklem falan derken dışarda güneş açtı. Tam buna sevinirken bir arkadaşım annesini kaybetti. Ben hem annemi hem kendi anneliğimi düşünürken buluyorum kendimi. Napacağız Rukiye? Napacağız? 

4 Yorum:

defneyleyasamak dedi ki...

Sadunyam, yazındaki huzura kurban...

Seni tanımayan muhtemel bünyeler diyebilir ki, sizofren midir bu sardunya? Aslında deli numarası çeker de bi rukiye koyar önüne de konusur durur onunla? Yok yok, sen o yumusacık sesinle rukiyenin kendisinin aslında. Ne mutlu bana, rukiyeli seni tanıdığıma...

Pek şiir gibi uyaklı oldu bu, kendime de bi gıcık oldum ki sorma :)

Adsız dedi ki...

Rukiyeli de Mülkiyeli gibi mi olmuş ne:)))

Deliliğe özenenlerden, çakma delilikle hava atanlardan, deliliği suistimal edenlerden kim en çok nefret eder? Rukiye ve ben:)))

Belgin dedi ki...

Bana da lazim en acele tarafindan bir Rukiye:)

Adsız dedi ki...

Rukiyecim, ben de isterim bi çiçekli entari. Şöyle çayı demleyip otursak ohh misss