18.03.2009

Söz

"Yazmıyorsun, özlüyorum" dedi.

Diyemedim ki: "Ben yazmadığım günlerde evde annemi, babamı ağırladım. Rengarenk kolyeler yaptım. Arkadaşımın kızına patikler ördüm. Annemi gezdirdim. Sırf kitap okumak için tüm gün Maşuk'un işyerinde durdum. Aktris televizyona çıktı. Onun saçı, kıyafeti aman programı kaydedelim telaşı. Bir gün Maşukla başbaşa yemek yedim. ÇOCUKSUZ. Üstüne kahve bile içtim.Bir sürü fotoğraf çektim. Fotoğrafları aktaracak yer kalmadı bilgisayarda.  Tiroid ilacımın yeni dozu iyi geldi. Okuduğum kitapları anlamaya başladım. Bir de üstüne bir aylık çeviri geldi. Bugün annemler de gitti. Galiba bir süre Kaplumbağayı kreşe tüm gün götüreceğim." 

Onun yerine "Yazarım. Söz" dedim. 

Söz verdiğim için yarın öbürgün kafamdaki kimyasal tepkimeleri, içimde hissettiğim kişisel yalnızlığa diktiğim basma çiçekli perdeleri falan anlatacağım. 

5 Yorum:

Adsız dedi ki...

seni okumak güzel:)

Belgin dedi ki...

Hadi bakalim, bekliyelim azicik daha:)

ella dedi ki...

ne kadar çok şey yapmışsın, yazamamana şaşırmamalı :))

Pratik Anne dedi ki...

Yazmayi sevdigim kadar, yazmadigim vakti reel hayatta yapmayi istedigim isleri bir bir yapmaya harcamayi, bir suru is halletmeyi ve hatta fazladan kendiem vakit ayirmayi da cok seviyorum.

Kremali'nin annesi dedi ki...

O basma cicekli perdeleri nereden aldigini ve nasil diktigini de yaz bacim.