30.04.2009

Salon salomanje

"Biz de anca oturduğumuz yerden babasıyla ölen bir çocuğa, misket attığı için hapislerde yıllarda yatacak çocuklara, uğruna yoldan geçerken kafasından vurulup ölen garson çocuğa, iki çocuğu olan ve ölen emniyet görevlisine üzülür durur, kendimize iki oda bir salon, mümkünse banka kredisiyle satın aldığımız manevi mekânlar alır, bir de bununla kendimizi hayatın içinde, hakların savunucusu kimseler hissedip şahane yaşar gideriz. Ama bu bile bir şeydir. Zira eminim ki sabit pazardan evlerine ezine beyaz peyniri almış nice kesim “İyi olmuş pijlere, PKK dölleri, hatta assalardı, bizim vergilerimizle hapislerde bakılacaklar şimdi” diyor bile olabilir.
Ve bu düşünce değişmedikçe hiçbir şey de değişmez. Aynı çemberin içinde o ona gıcık kapar, o onun ölmesini ister, o onun canına kasteder, o asılsa öbürü kasılır, bu kasılsa o asılır.
Ama kimin eli kimin cebinde, belli değildir.
Ama çocuk işi başkadır. O çocuğu yaptıysan, onu da en güzel şekilde yetiştirecek, büyüteceksin. 
İşin olmazsa olmaz kuralı da budur.
12 yaşındaki çocuğun okul kırıp serserilik yaptı diye onu kazan dairesine kilitlemez, alır pedagog pedagog koşturursun.
Benimki de iş yani; o diyor hadımım, ben diyorum kaç çocuğun var."

Tamamı için Tık

1 Yorum:

Fortunata dedi ki...

herkesin, bütün bu öğretilmiş sözlerden arınıp, sadece kalbine bakması tek dileğim... çok can yakıyor olanlar... ne desem eksik! sevgilerimle...