21.12.2009

Sevgili Sardunya


Sevgili Sardunya,

Pılıyı pırtıyı toplamış gitmişsin. İnsan bir haber verir, not yazar, ne bileyim birşeyler yapar. Daha dün gibi gelmiştin. Birkaç gün geldin sanmıştık da hatta neredeyse 5 yıl kalmıştın. Ben de artık sen ev sahibi ol ben misafir olup keyfime bakayım demiştim. İyi ki gelmiştin.

İnsansız, kalabalıksız, gürültüsüz en güzel günlerimde bana birtek sen iyilik aşıları yapabilirdin. Ben ses çıkarmadıkça da iyilik aşısından karma aşılara geçiş yaptın. İyilikten güzelliğe kadar neler neler yoktu ki o aşılarda. Ne melez duygularım oldu sayende.

Bir de gözüme hayat sürmesi çekmiştin hatırlıyor musun? Bakamam ışığa dedikçe boynumdan tutup çevirmiştin yüzümü güneşe. Hapşura hapşura bakmıştım. Yorulunca en kötü ihtimalle kafamı omzuna yaslarım diye inadına bakmıştım sonra güneşin tam merkezine. Işıkla kamaştıkça gerçek hayatı görmemi sağlamıştın.

Bağ bahçe gezmiştik, çoluk çocuk büyütmüştük seninle. Seni önce onlardan saklamıştım. Sonra Su'yla önce tanıştırmıştım. O can suyumdu, sen de hayat suyum. Ondan belki de bu kadar sevdi seni Su. Ama onun hakkında konuşamaz oldum sonra seninle. Bağırarak sır mı verilir?

Gidip gidip geliyordun. Hatta kapıyı her açtığımda minderine iyice yerleşip yerini bile sağlamlaştırabiliyordun. Sen kalkar kalmaz da minderdeki sıcaklığına ben kıvrılıyordum. Bak gidiyorum! tehditlerin aslında seni daha çok sevmemi sağlıyordu, blöfünü gözüm kapalı yiyordum.

Sonra... değişti işte herkes gibi, herşey gibi benim de hayatım. Ritmi değişti, dekoru değişti, yolları değişti, ışığı değişti. Tüm eşyalarını bana bırakıp şöyle bir "fırlanmaya" gittiğini farkettim bugün öylesine yürürken. O beni özler dedim. Yazayım iki satır dedim. O da ben ben de o nasıl olsa dedim...

Ne de olsa

"Beni bir sardunya büyüttü" değil mi?

Sana hep böyle yazsam, ne dersin? Cevap almak için yazmıyorum. Aman diyeyim. Sevmezsin zorunlulukları bilirim. İki gönül teli titretmek maksat, ya da şu meşhur müjganla ben ağlaşırız meselesi. Ama yine de, olur da sesini duyurmak istersin diye açtığım iki kulağımın da kapılarını. Önüne de taş koydum çarpmasınlar cereyandan diye. Efil efil esiyor başım.

Sevgilerimle,

4 Yorum:

esin dedi ki...

Deniz'im,
allah kavuştursun mu demek lazım, gittiği yerde kalsın mı bilemedim. İnsallah Varan'la gitmemiştir memleketine, su döküyorlar ardından:) Sesini duymadan birkaç gün geçse, blog işlerinden çok anlamayan ben hemen bakıyordum Sardunya ne demiş acaba diye. bir nevi sadece senden bana haber veren gunluk gazetem gibiydi. ama burada Denizzz demek de bi başka keyifmiş vallahi. Hayatta dönüm noktaları oluyor insanın ama senin ki bir kaçı bir arada Datça yolu gibi bir anda çok virajlar aldı:). Ama görüyorum ki yine su aktı yolunu buldu. Hadi artık yap sana verdiğim ödevi. topuklu ayakkabı, tak tak tak tak....Çaat...ohhh mis gibi.
darısıbaşıma Bende; topuklu ayakkabı...tak tak tak tak...Çaaat..
gelecek mi o gün:))
Deniz, beni bu sevimsiz şehre bağlayan birkaç güzellikten biri sensin, bu kış gününde yeniden tomurcuklarını patlattığını görmek beni çok sevindiriyor ve gururlandırıyor.
İyi ki varsın...

Leylak Dalı dedi ki...

Ne güzel...
Sardunya'yı çok sevdik biz.
Deniz'i daha çok seveceğiz eminim:)
Sardunya ya da Deniz farketmez, yeter ki burada olsunlar.
Sevgiyle...

Yazgüneşi dedi ki...

Kalemindeki içtenlik aynı olduktan sonra
Ha Sardunya
Ha Deniz
Buralarda olduğunu bilelim de :)
sevgiyle

defneyleyasamak dedi ki...

vay beeee