Son zamanlarda beni en çok şaşırtan şey hergün herşeyin aynen devam etmesi. Her gün güneşin doğması mesela. İnsanların işine gücüne koşturması. Bulutların bir toplanıp bir dağılması. Rüzgarın esmesi. Kaplumbağa'nın her durumda "acıktım" demeye devam etmesi. Aktris'in her koşulda çantasını kapının eşiğine fırlatması. Hayatın tüm zilleriyle çalmaya devam etmesi. Dünyanın dönmesine ağzım açık kalacak kadar şaşkınım. Bildiğin avarellik bendeki. Sandım ki dünya duracak. Durmuyor.
Foto: Sardunya'nın babasının çektiği gün doğumu. Hayret ya. Nasıl unutmaz ki güneş doğmayı.
5 Yorum:
herşeye şaşabilmek bir çocukluk alametidir.ne güzel,çok şanslısın.bense bugünlerde herşeyi kanıksamış vaziyetteyim.
Doğa bize sabrı öğretiyor.Yaşamımızı doğanın ritmine uydu-rarak yaşarsak huzuru bulacağımızdan eminim artık.Ben şimdilerde doğan günü selamlayarak başlıyorum, batan güneşe el sallayarak veda ediyorum.Çünkü doğuşunda da batışında olduğu gibi hep umut var.O umut bizi yaşatan.Güzel bir yazı.Sevgiler.
Ne guzel makamdir hayret makami. Keske hep kalabilsek orada. Tabii bir de, hayret ettigimiz o gunesin bizim hangi hallerimize hayret ve de tahammul ettigini bilebilsek.
Sevgili Kara kitap,
Çocuksu ve neşeli şaşma değil benimki. Kör cehaletin ortasından bir ağzı açık kalma durumu.
Sevgili Defne,
Ben dekorun canlanmasına şaşırıyorum. Selamlamak aklıma bile gelmiyor aslında. Selamı sabahı kesme duygusu da ağır basıyor aslında.
Kadim dostum,
Nasıl oluyor da tramplenin ucunda aynı noktada durup aynı yerden bakabiliyoruz bu kadar uzakken ve de bihaberken birbirmizden? Beni ürkütmek bir yana o kadar mutlu ediyor ki. Güneşin doğması vız gelip tırıs giderken senin içinde cevabı olan bu soruyu sorman umut verdi bana.
Yazıya da yorumlara da bayıldım, en çok da "hayret makamı "ile ilgili yazılana...
Yorum Gönder