28.12.2011

Çarşamba

(İşyerindeki odamda en sevdiklerimden biri bu saatim)

Çarşambalar bu sene yine belkemiğiydi haftanın. Ya da iki aşırı ucu bir araya getiren moderatör gibiydi:) Mesela Yalının tatile kaç gün var sorusunu en yoğun sorduğu gündür çarşamba. Su'yun da evde keyif yaptığı, iki dersane günü arasında ayaklarını uzatı odasının altını üstüne getirme günüdür.

Ama yıllardır değişmeyen bir özelliği vardır ki çarşambanın o da şu: bizim mahallenin pazarı kurulur. Üç kademeli çok büyük bir pazar yerimiz var. Hatta pazarcılar anlaşmışlar bir servis firmasıyla. Ankaranın çeşitli yerlerine servis kalkar pazarın önünden. Yazın gitmek daha kolay oluyor çünkü işten geldiğimde hava kararmamış oluyor. Ama kışın gerçekten zor oluyor. Hele böyle karda kışta çamurda... fiyatları da neredeyse marketlerle aynı seviyeye geliyor don sonrası.

Özet: Bu sene de çarşamba hem pazara gitme gidemezsem de pazarı anma günü olma özelliğini korudu. Ek olarak da bayrak yarışında ablasından el alan Yalının pilinin bitmeye başladığı ve tatile kaç gün var'ı sorduğu gün.

Özet demiştim ama ablasından devraldığı bayrak yarışı deyince aklıma geldi. Geçen gün Su'yun sınıf arkadaşları dedi ki: Deniz Teyze (evet buna alıştım ben) biz bile mezun olup gidiyoruz, kurtuluyoruz okuldan. Sen yeniden başlıyorsun Yalın yüzünden. Sekiz yıl daha bu okuldasın. Yuh be arkadaş dedim. Bir alıştırarak söyleyin değil mi? sekiz yıl üç yıl beş yıl diye diye nereden nerelere geldik.

0 Yorum: