11.11.2012

Alabora

Yazdım sildim. Yazdım sildim. İçimden en çok kısa ve sade bir hikaye yazabilmeyi istedim. Ama bu niyetimi gerçekleştirmek için sadece istemeye devam ettim. Öyle olunca da iki kelime bile yanyana gelmedi. Ben de kendimi kitaplara verdim. Ben kendimi verdikçe kitaplar içlerini açtı bana. Her gün düzenli aralıklarla - sayelerinde - nerelere gittim gittim geldim. Okudukça içimden kendimle daha çok konuştum. Konuştukça dinledim. Bazen hak verdim bazen de küfür ettim. Yazmayı bıraktıkça okumanın büyülü kucağında dünyanın en güzel ıhlamur kokulu uykularına daldım. Akşamüstleri hep kelimelere aç uyandım. Kendi kelimelerimi aradım. Bulamayınca dünyanın en güzel kitaplarına duygularımı bandım.

Baktım olmuyor kitapları da kaldırdım bir ara elimin uzanamayacağı raflara. Kelimelerimi aradığım yoldan da ilk sola saptım. Sonunda bir şelalenin aktığından neredeyse emin olabileceğim kadar gürül gürül akan gündelik nehire biraz ayaklarımı sokayım da keyifleneyim dedim. Aldı beni akıntı. Kattı önüne. Sağım solum incir çekirdekleri. İçleri dolu. Bata çıka ve hatta neredeyse hem yüzerek hem de koşa koşa geldik şelaleye. Attık kendimizi aşağıya. Battık derine. Kendime geldiğimde suyun döngüsünde büyük aşamalar kattedip çoktan bulut olmuştum. Alemi seyredeyim dedim. Attım sırtıma hırkamı. Hafif nemliydi malum. Seyredaldım. 

Yok foto falan. Tüm kareler nehirde alabora oldu. 

1 Yorum:

Düş Bahçesi Butik Tasarım dedi ki...

çok hoş bir yazı olmuş.
yüreğine sağlık...