İlk defa bir ölü gördüm. İlk defa bir kefene dokundum. Üstelik şahsen tanışmamıştık. Cenazesineymiş kısmet. Üç kişiydik. Biriyle cenaze vesilesiyle tanıştım. Diğerini on yıldır görmüyordum. İronik bir film gibiydi. o üç kişi aldık mezarlıktan camiye getirdik. Namaz sonrası geri mezarlık. Mezarlık sonrası herkes evlere dağıldı. ben bilmediğim bir şehirde o gün tanıştığım bir çiftin evinde elimi yüzümü yıkadım. Biraz dinlendim. Akşama otobüse atlayıp Ankara'ya döndüm. Ama geri dönülemez şekilde değiştim. Biliyorum. Söylemiyorum.
Geçen akşam balkona oturdum. Aloe veram vardı saksıda. Baktım yandan yavru vermiş ama üst dallar ölmüş. Ölen bir dala dokundum. Dokunduğum anda o kefeni hatırladım. Baktım. Sonra kalktım içeri geçtim. Bir dizi seyrettim. Anksiyetesiz bir kafa karışıklığı desen değil, huzur desen değil. Korku desen çocukluğumdan beri hiç korkmadım ben ölümden. Başka bir ruh hali.
Ondokuz mayıs törenlerinde stadyumdaki öğrencilerin binbir parçayla oluşturduğu mozaik desenler gibi hayat. Küt diye değişiyor. Sen de hop diye o resmin bir parçası oluyorsun. Kimse de yadırgamıyor. Geride kalırsan resmi bozuyorsun.
Sonra resim değişti. Pazar günü Grup Yorumun 30. yıl konserine gittik falan.
Değişik.
0 Yorum:
Yorum Gönder