Ben bazen kendi kendime kuyu kazar, o kuyunun içine atlar, önce biraz kafa dinlerim. Çıkmak isteyene kadar rahatımdır. Ama sonra mesela bir taş görürüm el yordamıyla, ya da içimden bir cümle geçer. Söylemek isterim. Sesim kuyunun duvarlarına çarptığı anda çoktan kederlenmişimdir. Eften püften değildir bu keder. Bayağı iliğime işler. Nefesimi keser. Sırf insan olmaktan acı çektiğim bile olmuştur. Tam yalnızlık ve kendi kendime yarattığım kederden yorgun düşmüşken hep aynı eller hep aynı ipi uzatır aşağıya. Her seferinde, sabırla gelip beni çıkarırlar. Ne oldu diye bile sormazlar. Birkaç saniye bakışırız. Bir bardak su verirler. Nabzım normale döner. Üstümü başımı silkeler toz toprağı temizlerim. Ayrı ayrı hayatlarımıza atlar gideriz. En son ayrılan kuyunun üzerini taşla kapatır. Geri dönüp üzerine hep aynı yazıyı yazarım kuyunun yanındaki ağacın dalına sakladığım tebeşirle:
ACİL DURUMDA ATLANACAK!
6 Yorum:
tut elimi beraber atlayalım
düşerken aldırma!
dibini biliyoruz ne de olsa,
düştükçe düşelim
düşerken sevişelim,
sevişirken, konuşalım
konuşurken kanalım, kandıralım...
atalım kendimizi dipsiz kuyulara
düşelim,
düşelim,
düş...
(cüneyt özdemir)
Kuyulara düşmek... Aynı ellerle çıkmak... Çok güzel bir his.. her ikisi de. Sevgiler..
Bu yazıyı baştan okuyorum, sondan okuyorum her şekilde büyüleyici geliyor..
Neşe
Öküz dergisindeki yazılarıyla tanıdım ben C. Özdemir'i. Severek okurdum. CNN'e geçene dek. Sanki o "öküz" ruhunu kaybetti gibi geldi hep."düş sesi" tanımını ne kadar severek okuduğumu hatırladım sen yazınca. İyi ki hatırlattın. Çok teşekkür ederim. Çok.
Fortunata
Hep de aynı kuyu biliyor musun? Kendi ayağımla gidip düştüğüm bir kuyu. Düşmek mi kaçmak mı bilemedim:)
Burcu
Biliyor musun en çok severek yazdığım ve okumaktan da en çok keyif aldığım satırlar bunlar oldu. Çok sevindim beğendiğine. Gerçekten de çift taraflı kazaklar gibi geldi bana da:) Sondan başa,baştan sona, soldan sağa, sağdan sola.. hep aynı.
Yorum Gönder