18.06.2009

Ölüp de doğmamak ayıp olur hayata karşı

Her ölümün fiyonklu eşantiyonuysa doğum, benim hayali paket programım şöyle olmalı ölümden sonraki doğumumda:

Gece doğmalıyım. Çok karanlık bir kış gecesinde. Doğa cilve yapıp aklını başından almamalı annemin, babamın. Kış olmalı ki baharı beklerken sıkılmasınlar. Ben oyalayayım onları. Gece doğmalıyım. Çünkü sabaha kadar uyumalıyız. Yeni günde hepimiz birbirimizin gözünün içine bakacak kadar dinlenmiş olmalıyız. Normal doğumla gelmeliyim hayata. Doğumumla çektirdiğim sancıları en kolay ancak böyle unutturabilirim anneme. O sancı çekerken annesi elini tutmalı. Kadından kadına aktarılan gizli bir hayat iksiri gibi, bayrak yarışının bayrağı ben olmalıyım. Annesi vermeli ilk anneme beni. Normal doğum olmalı ki anne karnında üstüme sinen sıcaklık geçmeden annemin memesini bulmalıyım. Ne ilk çocuk olmalıyım ne son. Her an kaynayıp gidebilecek kadar sıradan sıfatlarla doğmalı, canımı dişime takıp sıradanın ne kadar özel olduğunu ispat edebilmeliyim ilk ve son çocuklarına tüm ailelerin. O kadar büyüleyici bir normallikte olmalı ki doğumum, annemin de her anne gibi anlatmaktan usanmayacağı, sonu belli ama ayrıntıları motiflerle bezeli güzel bir doğum hikayesi olmalı.

Beyaz zıbınlar giydirmeliler bana. Hiçbir renge kaymadan, beyazlara sarmalılar. Sonra beni katık yapıp hayatlarına annemle babam, herkesin kendi renklerinde canlanacağı güzel bir hayatla kundaklamalılar...

15 Yorum:

duygu dedi ki...

ve sen doğdun...
şimdi daha güzel dünya...

iyiki varsın sardunya...
burda olmaktan, seni okumaktan mutluyum...

ibeking dedi ki...

pek bir bayıldım yazıya

Köklerden Uzağa dedi ki...

Öyle güzel bir anlatı olmuş ki.. Sanki gerçekten de kendi doğumunu anlatmışsın, tüm canlılığıyla hatırladığın doğumunu..
Uzun zamandır okuduğum en güzel yazı, teşekkürler..

ella dedi ki...

ölümle ilgili yazından sonra bu doğumla ilgili yazın pek bir yakıştı benim günüme :) her yeni gün yeni bir doğuş aslında, çok güzel yazmışsın, yeniden doğasım geldi, böyle çığıra çığıra.

Anne İş'te dedi ki...

çOCUKLUĞUMUN DEDE EVİNDE DİNLENEN ARKASI YARIN TONUNDA,YİNE YÜREĞİME ELLEYEN SATIRLAR SEVGİLİ SARDUNYA...


SEVGİ VE SELAMLAR GÜZEL BURSA'M'DAN SANA VE

SENİN HEMŞERİ YAPTI YAPACAĞINI.ÇOK YAZILDI ÇİZİLDİ DİYE KALEM OYNATMAYACAĞINI BİLSEM DE FİKRİNİ MERAK ETMEDİM DESEM YALAN OLUR HANİ???

Deniz dedi ki...

kendi doğumunu planlamak, ne değişik bir deneyim olurdu... Cok keyifli bir yazı...Eline sağlık

Unknown dedi ki...

reenkarnasyona inanmasam da heybetli bir yazı çıkmış yine çevirilerin arasından layıkiyle :))

Belgin dedi ki...

Iyiki dogdun Sardunyam, devam et yine yine dogmaya, dünya seninle daha bir güzellesiyor:))

Tanya's dedi ki...

Çok ayıp olur tabi ya..ve ne ahenkli, keyifli olur böylesi bir doğum.

Kirpikteki Gözyaşı dedi ki...

Daha güzel anlatılabilir miydi doğum...Sanmıyorum...

Kremali'nin annesi dedi ki...

Nedir ilk ve son cocuklarla alip veremedigin bakiyim senin :))

Saka bir yana, satir aralarina sigmayacak kadar guzel ve ozel buluyorum bu tespitlerini. Satasmam bundan. Tabii bir de, ilk cocuklara bicilen o ozel olma halininin aslinda nasil da kahredici bir muebbet hapis cezasi oldugunu, yani hic de ozenilmemesi gerektigini, galiba Sardunya da iskalamis diye dusundugumden.

Guzel bir haftasonu diliyorum sana ve ailene.

Yunkabu dedi ki...

Cok degisik !

Bu arada hosgeldin, ben de hosbuldum :)

Primarima dedi ki...

Sen gerçekmisin?
Nasıl bu kadar güzel yazılır nasıl insan yazının içinde kayıp olur gider.Ve nasıl; acı olsa,komik olsa, heyecanlı olsa, neşeli olsa, düşündürü olsada her yazının sonunda gülümsetiyorsun insanı?

IPEK dedi ki...

Merhaba,
Ne kadar hoş bir yazı yazmışsınız. Teşekkürler

Hepimiz dedi ki...

sardunya,
hayir seni bence bir kalem buyuttu. ne yazdigini bilen, hayatla konusan bir kalem bu. ben bu kadar keyifle bir yazi okumadim daha once.