3.08.2009

Bir ilk- tekzip ve kınama

Ben Sardunya. Okullarda andımızın kaldırılması ile ilgili başlatılan kampanya duyurusunun yer aldığı yazıma gelen yorumlar ve daha çok da sessiz kalan dostlarım için ilk defa tekzip ve kınama yazısı yazma kararı aldım. Gerek bizzat beni tanıyanlara davranış ve muamelelerimle gerekse sanal tanışıklığı olan arkadaşlarıma yazdığım cümlelerimle kendimi genel olarak net ve eksiksiz ifade edebildiğime inanırım. İnanırdım demek daha doğru. Bu konuda şüphe uyanmasaydı içimde günler sonra bu yazıyı yazma ihtiyacı hissetmezdim.

İki çocuk yetiştiriyorum bu ülkede, bu kıtada, bu evrende. İstiyorum ki adam olsunlar. İstiyorum ki okullarında düşünmeyi öğrensinler. Bilimin olduğu yerde ne askerin ne de badem bıyığın yerinin olmadığına inanıyorum. Yaşadığım toprakların nelere karşı mücadele verdiğini okuyarak (müfredat okuması değil de şahsi araştırmalar diyelim) öğrendim. Çocuklarıma da öğretmeye çalışıyorum. Ama bunun sadece bilim, ilim ve irfanın öğretileceği yer olan okulda değil de sokakta, çarşıda, pazarda, günlük hayatın küçük detaylarında dahi öğretilmesi gerektiğine inanıyorum. Her gün besmele ya da antla başlamasın istiyorum çocuklar bilim öğrenmeye.

Kimin düzenlediğine dahi bakmadan sadece fikri değerlendirerek yer verdim o kampanya duyurusuna. Çünkü dediğim gibi badem bıyık ya da Atatürk rozeti takmasından öte düşüncelere önem veriyorum. Dinliyorum. Katılmasam da en azından düşünmeye sevkettiği veya soru işareti uyandırdığı için buralarda yer vermediğim nice düşüncelere saygı duyuyorum.

Yaşadığım yeri, şehri, ülkeyi sevmenin yolunun her gün ezbere askeri ordu andı okuyarak değil de üzerime düşen vatandaşlık görevlerini sessizce ve layıkıyla yerine getirerek gerçekleştirilebileceğini düşünüyorum. Mesela kamu mallarına zarar vermemeyi, vergi kaçırmamayı, çalıp çırpmamayı, medenice ve soylu bir şekilde yaşamayı davranışlarımla öğretmeye çalışıyorum. Hiçbir komşumu görünüşüyle yargılamıyor, çocuklarımın yanında aksanlarını taklit etmiyorum. Türbanlı arkadaşlarımla da içten kahkahalar atıyorum, bikiniyle güneşlenen arkadaşlarımla da. Azınlıkların çoğunluk olduğu bir mahallede yaşıyorum. Azınlıkların bize kendimizi azınlık gibi hissettirdiğini mesela ilk defa burada dile getiriyorum. Bizden mi değil mi? bakışını en az azınlıklar kadar hissediyorum üzerimde çoğu dost meclislerinde. Ama bu hiçbir zaman azınlıkların haklarını savunmamı engellemiyor. Yabancı dil istilasına karşı hem mesleki olarak savaşıyorum hem de konuşma dilimde yabancı kelimeler kullanmıyorum. Bu da benim andım oluyor. Bu da benim çocuklarıma ülkemi sevmeyi öğretme şeklim oluyor. Ve ben bunu her gün değil her an yapıyorum.

Çocuklarımı tek bir yola sokup çitle çevirmektense kavşaklarda durup tüm yolları görebilmeyi öğretmek istiyorum. Nankörlük yapmamayı ama paranoyak da olmamayı öğretmek istiyorum. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur ya, aynı şekilde hür kafalar da olsun istiyorum. Okul hiçbir dogmanın minik beyinlere enjekte edileceği yer değildir.

Keşke Atatürk gitmeden önce bu ülkeye "son güncellemeleri yükle" diye bir düğme bırakıp gitseydi. O çağda o kadar hür düşünen bir insan bu çağda bu andı kendi elleriyle kaldırır, Atatürk ilkeleri diye öğretilen tanımları feshedip, herhangi bir okul ziyaretinde çocukların kafalarını okşayarak "Söyle çocuk, ilkelerimizi nasıl uyguluyorsun?" diye sorardı. Cevap olarak ezbere basmakalıp bir tanım cümlesi geldiğinde de en kısa sürede gündelik hayatta bunları uygulamanın yollarını bulmalarını isterdi muallimlerden. Hoş, artık muallim de demezdi o. Çoktan Türkçeleştirmiş olurdu o kelimeyi de.
Bu andı her gün ezbere , bağırarak, söyleyerek büyüdü de herkes... bu kadar soysuz, hırsız, küçüklerini sevmeyen, büyüklerini saymayan bu kadar insan başka bir ülkeden mi geldi merak ediyorum.

18 Yorum:

Unknown dedi ki...

kesinlikle altına imzamı atabileceğim bir yazı. ellerine sağlık

Bulunur Hint Kumaşı dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
mermaid dedi ki...

işte ben bu yazıyı bekledim.

Asortik Krep dedi ki...

Düşüncelerini zaten yazmışsın ve imza istemiştin.. Atanlar ve atmayanlar, olumlu ve ya olumsuz yorumlardan öte sessiz kalanlardan cevap istemek biraz abartılı bir istek olmamış mı..? Yazını her okuyan illa bir karar vermeli mi..? Bence fikrini söylemişsin,saygı duyuyorum ama illa yorum yazmamı beklemek biraz haksızlık değil mi..?
Sessiz kalanlara sormuşsun ..
Ben seni senelerdir okuyorum,fikrine de önem veriyorum ama katılmıyorum. İlla cevap istediğin için..

Asortik Krep dedi ki...

Dünya vatandaşı olmadığımdan değil sadece kendi ülkesini ve milletini sevmeyen, önemsemeyen bir insanın iyi bir dünya vatandaşı olabileceğine de inanmadığım için..

Büşra dedi ki...

"Çocuklarımı tek bir yola sokup çitle çevirmektense kavşaklarda durup tüm yolları görebilmeyi öğretmek istiyorum. Nankörlük yapmamayı ama paranoyak da olmamayı öğretmek istiyorum. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur ya, aynı şekilde hür kafalar da olsun istiyorum. Okul hiçbir dogmanın minik beyinlere enjekte edileceği yer değildir."

gayet net olmuş ve anlaşılır. sessizdim, olumlu bakıyorum ama henüz imzalamadım. ben hayatında dini öne çıkaran biri olarak, aman da mazlum-der'in kampanyasıymış, atmam lazım demiyorum.
zamanında canan arıtmanın çocuk istismarına karşı kampanyasını desteklerken bu chp'lidir,
desteklenmez demediğim gibi, hüseyin üzmez'e karşı yürütülen kampanyaları desteklerken "bu bizdendir" kol kırılır yen içinde kalır demediğim gibi.
fikirlere saygı lazım, fikrin sahibini beğenmesek bile.
kanaatim budur.
vesselam.

Sardunya dedi ki...

İlgili yazıda kendime ait cümleler yoktu. Cevap almak için değil kendimi daha net ve doğru ifade edebilmek için yazdım. Diğer yazı bir duyuruydu. Bu ise bir iç döküş. Tekzip kendi duygularımı netleştirmek için, kınama ise kendimi eksik anlattığım için kendimeydi.

Yorumlar ve arkadaşlarım için yazdım ama kendimi ifade konusunda şüphe doğmasaydı yazmazdım dedim.

MEğer susunca mı daha çok anlatmışım sanılmış. İyi ki yazmışım o zaman.

Saygılarımla

Kremali'nin annesi dedi ki...

Hic ustume vazife degil, ancak insan ortada muhtemel bir yanlis anlama gordugunde, insanlik namina iki kelam etmeden gecemiyor.

Ben, yukaridaki aciklamanin hicbir yerinde "Sessiz okuyucularimdan neden hic ses cikmadi? Oysa illa ki yorum yapmalari gerekirdi" seklinde bir beklenti okumadim. Bir metni dogru veya yanlis okumak, okuyucunun en dogal hakkidir. Ama ya okudugunun mutlak dogru olduguna inanip, metin yazarina haksizlik izafe etmek ?!

Asortik Krep dedi ki...

Kremali'nin annesi, Muhtemelen benim yorumuma yazdığınız için şu açıklamayı yapma gereği duydum.. Sanırım Sardunya ne dediğimi anladı ve verdiği yorumda yanlış anladığıma dair bir itirazı yok ama sizin içiniz rahat olsun diye tekrar okudum ve cümle aynen şu:
"Ben Sardunya. Okullarda andımızın kaldırılması ile ilgili başlatılan kampanya duyurusunun yer aldığı yazıma gelen yorumlar ve daha çok da SESSİZ KALAN DOSTLARIM için ilk defa tekzip ve kınama yazısı yazma kararı aldım."
Bu kısımda yazıyı okuyan ve "sessiz kalan dost" lardan biri ben oluyorum :) (En azından ben öyle hissettim)
Bloğa uğradım, okudum ve sessiz kalmıştım :) İstek üzerine sesimizi duyurduk .. :)
Bir problem şimdilik yok, varsa da mümkünse kendisiyle hallederiz.Yani yazan ve yorum yapan olarak.

Kremali'nin annesi dedi ki...

Asortik Krep,

Yani siz, bu aciklamadaki, "en cok da sessiz dostlarim icin ilk defa bir tekzip ve kinama yazisi yazma karari aldim" ifadesini, "neden sessiz kaldiniz, nicun yorum yapmadiniz, hadi birseyler yazsaniza" seklinde mi okudunuz?

Daha once de demistim uzerime vazife degil diye. Siz de sagolun zarif bir sekilde hatirlattiniz bu gercegi. Lakin, biri digerine haksizlik izafe ettiginde, alicilarimin ayariyla oynayip yoluma devam edemiyorum maalesef. Neyse, daha fazla uzatmayayim ve sayet istemeden kirdiysam helallik dileyip ayrilayim.

sardunya dedi ki...

Asortik Krepim

Sanırım yanlış ifade etmişim. Sessiz kalıp kalmamasına bakmam ben arkadaş- dost olarak görme sözkonusu olunca. Diğeryazıdkicümleler benim sanılıyor diye kendi yazımı yazdım. Olay buydu. Sardunya kadar eski birblog arkadaşımsın. ama gözünü sevdiğim iletişim sakatlığım. Hele de yazılı.

bu mevzu da lastiğe dönmeden yeni şeyler söylemek lazım. zaten klavye de bozuldu.

Primarima dedi ki...

Ancak bu kadar net anlatılabilirdi...ben hep derim ya bende bişeyler düşünürümde kelimelere rahatca dökemem diye resmen benım dusunduklerım bunlar Allah razı olsunki sen kelimelre yazıya dökmüşsün:)

Özgür Turan dedi ki...

Sessiler, sesliler falan hiçbir şey anlamadım bu yorumlardan. Bir de sıcak çarptı bugün beni:)) Yazı çok güzel arkadaşım eline sağlık. katılıyorum aynen.

Anne İş'te dedi ki...

Sevgili Sardunya;

birbirimizden farklı düşünebiliriz.Ama bu yine de birbirimizi sevmemize ve ortak paydalar bulmamamıza engel değil.Sen de böyle diyorsun zaten..

Yaşadığımız bu güzel ülkedeki en büyük problemlerden birinin de farklılıklarımıza tahammül gücünün azlığı...

Sonuçta kimin dediğinden çok ne denildiğine bakarım ben de!Tıpkı senin gibi.Ama bu denilenler hoşuma gitmemişti,cevabım onaydı.

Ben zevkle takibe devamdayım Sevgili Sardunya ama bu herzaman koşulsuz onay değil..

Sevgi ve selamlarımla...

Güneşli Günler dedi ki...

Sardunyacım, yazdığın her satırın altına imzamı atıyorum. Yine de blog dünyasında herkesin birbirinden hit alma derdine düştüğü bir ortamda açık yürekliliğinden ve cesaretinden dolayı seni kutluyorum. Ve itiraf ediyorum senin kadar cesur olamazdım. İnançlı bir insan olarak ve savunulan fikri sonuna kadar destekliyor olmama rağmen kampanyayı başlatan kuruluşu görünce sorgusuz iman etmedim ve hemen imzalamadım çünkü her zaman önce kendine bir düşünce payı bırakırım. Yine de seni ön yargısız ve samimi tutumundan dolayı takdir ettim. Sanıyorum her kesim yaftalarla ve yönlendirmelerle değilde aklıselim ile meseleleri ele alırsa, dünya görüşümüz ne olursa olsun, bugün değil ama belki bir gün ortada bir yerde buluşabileceğiz, sorunlarımıza daha güzel eğileceğiz ve çözeceğizde hep birlikte. Buna inanmak istiyorum en azından..... Sevgilerimle.

Asortik Krep dedi ki...

İşin kötü tarafı ortalık elektriklenmiş gibi duruyor,yok öyle bir şey :) İyi tarafı ise ne yazsan okurum arkadaş :) Okuyoruz yani.. Boşver klavyen düzelse de yola devam ..

Şenay- Doğam dedi ki...

Yazı açık ve net.. çocuğum dayatmalarla öğrenmesin hayatı..yaşasın ve seçim ona bırakılsın..Biz tabi ki yol göstermek için hep arkasın da duralım..


Saygılar..

yalnızlar kraliçesi dedi ki...

yazına aynen katılıyor, altına parmağımı basıyorum. sevgiyle..