3.01.2011

150 bpm

Uzun süreden sonra yeniden başlayan eski hayatımın ilk günü.

Açılışı Dikmen Vadisi'nde bir saatlik yürüyüşle yaptım. Kulağımda kardiyo müzikleri çalıyordu. Dakikada 150 nabız atımına kadar çıkartan tempoda. İtiraf ediyorum önce gaza geldim. Haldır haldır yürüdüm. Ne zaman ki vadiden çıktım, eve dönüş yoluna geçtim... Kulağımda çalan ritm hızı ile yürüyüş hızımın alakası yoktu. Kulağımda dakikada 140- 150'lik vuruş, ben ise Ayşen Gruda ve Adile Naşit'le kuğu gölü yapar gibi yürüyordum. Farkettiğimde ise (kırmızı ışıkta beklerken) epey güldüm. Yarına listeyi değiştireceğim. Tanıdık müziklerle yürüyüş yapayım, en azından dalıp gitmem.

Eve geldiğimde de uzun süre duvarlarını öpüp kokladım evin:) Önce bir şaşkınlık. Yeni doğmuş bir bebek gibi oda oda bana bakar ev, ben de şaşkın şaşkın oturdum kaldım salonun ortasında. Arkasına güzel bir kahvaltı. Ev denilen kuyu ise en kadim dostumdur. Hiç yabancılık çekmeden aldı çekti beni içine.

Su okuldan gelince kapıyı açtım. Yalın'ın "kreşteki yemekleri sen pişir bari, gün içinde ara sıra seni görürüm" önerisini de yazdım bir köşeye.

Fotoğraf çeksem ya....

3 Yorum:

Kaymaklı Kadayıf dedi ki...

Kıs ayakkabımın altına ismini de yazmadıydım ne oldu devlet kapısı yazıver meraktayım...asucum aradı bugün hayırlı olsun demeye nezleymiş iyileşsin organize olacağız tamam mı?

Adsız dedi ki...

emekli olmayı ben de en çok "evde huzur" 'u yaşamak için istiyorum.. özendim valla.. :))

mermaid dedi ki...

Sardunyacım,
bir kaç haftadır okuyamıyordum, malum telaşlardan.
Çok çok çok sevindim. Bence en çok ben sevindim. Senin kariyer başlangıcın, benim eve geçişimle aynı zamandı hatırlar mısın bilmem? Benim en inandığım bir şeyi bırakışın içimi burkmuştu, çünkü "olamadım" yazın manifestom gibiydi.
Ev süreci bana sonsuza kadar sürecek gibi geliyor. Benim için yani. Belki en çok bu yüzden; işe dönüş kararına hep için için üzüldüm ve "bir gün benim de mi böyle yapmam gerekecek" diye düşündüm hep. "Sardunya bile pes ettiyse ve o çarka döndüyse" duygusuyla hani. Ne bileyim, suç ortağımı kaybetmişim gibi, pusula yön değiştirmiş gibi. Öyle bir şey işte.
Çok sevindim işte. Çok!
Yaşasın bizim ev kuyumuz, sabah mahmurluğumuz, gönüllü köleliğimiz, orkid kadını olamayışımız. Ve buna izin veren mesleğimiz, özgür ruhumuz.

Şimdi kelime değiş tokuşu yaparız belki, sabah kahvesi içeriz, senden yeni çiçek adları öğrenirim, olmaz mı?