26.12.2011

Pazartesi


Bu sene pazartesi günleri acayip geçti. Ocak ayı boyunca sıkıla sıkıla karşıladım pazartesiyi çünkü sevemediğim bir işte gün sayıyordum. Şubat geldi bir pazartesi istifa ettim. Birkaç hafta sonra kadın erkek eşitliği ile ilgili bir projede buldum kendimi. Çok keyifliydi.

Sonra öyle güzel bir işe girdim ve öyle güzel insanlarla tanıştım ki. Her gün ayrı bir ders ve ayrı bir güzellik. Manevi tatminim tavanda. Maddi tatmin de cabası. O yüzden 2011'de pazartesi sendromundan ayrılıp yeni başlangıçları simgeleyen bir gün oldu.

Bir de bu sene öğrendim pazartesi günleri gülümseyerek evden çıkmayı.

Ama işin dışında da pazartesinin apayrı bir önemi var. O da "Leyla ile Mecnun". Gözlerimden yaşlar gelene kadar gülerken bir anda ağladığım bir dizi. Hele bir İsmail Abi var ki. Geçen gün işyerinde sabah kahvesi seansında bir arkadaşım İsmail Abinin neden öyle rengarenk giyindiğini anlattı. Ben de herkesin ortasında salya sümük ağladım. Gelip sordular hayırdır diye. Çok komik bir dizi izleyin demişim ağlarken. Bir de ekledim: siz ağladığıma bakmayın. İsmail abi bambaşka.

Bu sene pazartesileri ilk defa dört kişilik ailemin dördü için de anlam kazandı. Pazartesi sabahı bumerang atışlarımız devam ediyor. İkisi okula, ikimiz işe. Yalın ilk günler bize baktı. Abla mutlu okula gitmekten. Ben mutluyum işe gitmekten. Biz mutluyuz diye Maşuk mutlu. Yalına da mutlu ve huzurlu hissetmekten başka şans bırakmadık.

Ben sevdim bu yazı dizisini. Yılı bitirmenin güzel bir yolu.

3 Yorum:

hüznün tadı dedi ki...

Sıra geldi salıya... Ama salı sallanmasın. Mutlu Yıllar:))

heidi dedi ki...

Twitter'da bugün biri şöyle demiş; 'Bugün günlerden Leyla ile Mecnun'

Tüm sendromum uçtu gitti. Yaşasın Pazartesi ve onu güzelleştiren her şey.

BURÇAK MANGALCI BAŞEL dedi ki...

ismail abi neden renkli giyiniyormuş. bana da söylesene. valla merak ettim.