24.12.2011

Salyangoz ruhum


Yavaşla. Ağır ağır yürü mesela. Gör bak zamanın nasıl da genişliyor enden ve boydan. Nefesini yavaş yavaş al, yavaş yavaş ver. Sen durdukça etrafında da yavaşlıyor. Sonra hep beraber dar zamanlardan geniş zamanlara akıveriyorsunuz.

Kendimle konuşmalarıma üçüncü şahıs olarak iştirak ettiğim günlerdeyim. En çok susmaktan keyif alıyorum. Dakikalarca bahçedeki ağacı seyrediyorum. İşyerim de noel tatiline girdi. 2 Ocak'a kadar kendimi ağır ağır şarj ediyorum. Aslında deşarj ediyorum.

Uzun süredir yaşadığım bir senkron var. Tesadüf de denilebilir. Bence senkronun göstergesi. Her gün karşıma öyle ya da böyle nar çıkıyor. Birini soruyorum mesela. Hediye almaya gitti Nar diye bir dükkana diyorlar. Yalın meyvelerle ilgili ödev yapıyor. Özellikle nar'ı söylemiyorum. İlk önerdiği meyve nar oluyor. Uzun süredir ilk defa evde tatildeyim tek başıma. Vizyona nar diye bir film giriyor (ki Teyzem filminden beri hastasıyımdır senaristinin). Televizyonu açıyorum. Dizide masanın üzerinde nar bibloları. Evet mevsimi. Evet algıda seçicilik diye birşey var. Ama yine de özel bir durum olarak görüyorum. Anlamını ise bilmiyorum.

Yaseminle konuştuk dün. Gençliğimizde popomuzla güldüğümüz şeylere nasıl da inanır olduk diye. Sonra dört anlaşma diye bir kitaptan bahsetti. Ben de dün akşam gittim aldım. Şimdi bu yazıyı bitirince onu okuyacağım.

Canın istediğinde yaz ama mutlaka yaz demişti Yasemin. Canım istedi. Yazdım.

3 Yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Nar bereket yavri, bereketlenecen:))
Ayrıca Nar filmi hiç güzel değil ben izledim. Sadece Serra'nın hatrına izlenebilir.
Ha bak bende Narmatik aldım, pek işe yarıyor, bunu da duy:)))
Yaz, yaz özledik seni...

yasemin dedi ki...

ahh seni toltek bilgesi ahh :p
foto harika!

nohut oda dedi ki...

nar berekettir yada nar yemenız lazım hastalanacaksınız yoksa:)