Tek bir hücrem kalmadı yazmayalı dürtülmeden, vesile yaratılmadan. Kimbilir kaçıncı ben oldum. Hücreden hücreye yapılan bellek nakillerini düşünmeden kaç kere yok olup kaç kere yeniden görünür oldum. Deri değiştirir gibi her hücrem yenilerken kendini peki nasıl oldu da bellekteki imzalar taşınıp durdu ordan oraya? Artılarım eksilerim kendilerini bileylerken nasıl oldu da uzun boşluklara baka baka yoruldum, uyudum? Sorulardan başka yüküm kalmadı gibi görünüyor. Oysa sorular da zaten bir cevap için sorulmuyor. Soru işaretsiz cümle kuramaz oldum. Bunların hepsinden de yeni hücrelerimi sorumlu tuttum.
Önce tazyiksiz birikti harfler kelimeler. Salamura. Bastım kaya tuzunu üstlerine. Ağır bir taş koydum içime. Bekledim renkleri atsın. Bekledim kalıcı olan kazansın. Bekledim geçsin. Geçer dediklerim geçmedi. Geçmez dediklerim yok oldu gitti. Derken yavaş yavaş gaz doldu içimdeki odalara. Dedim geliyor basınç. Sıkışsın iyice hava.
Önce patlatmaya çalıştım. Şimdi de patlamadan yazayım dedim. Yeni hücrelerim. Hepsi sizin yüzünüzden oldu.
2 Yorum:
Yazacaksan bütün hücrelerinle yazacaksın, okuyacaksan bütün hücrelerinle okuyacaksın. Yaşayacaksan bütün hücrelerinle yaşayacak ve bütün hücrelerinle öleceksin. Gözün arkanda kalmasın. Keşkelerin ve pişmanlıkların. Geriye kalsın sadece miras olarak muhabbetin ve ünsiyetin.
gerçekten harika ve akıcı bir yorumlama olmuş teşekkür ederiz
Yorum Gönder